SON günlerde ülke gündeminde yaşananlar herkesi kara kara düşünceye zorlamış.
Her kesimden, her siyesi görüşten insan için ayırım yapmadan kullanıyorum bu ifadeyi…
Benim günlerim özelim dışında halkın arasında geçer.
Değişik insan gruplarıyla sohbet etmeye, onların nabzını tutmaya ve güncel hakkındaki yorumlarını almaya öncelik tanırım.
Çünkü hiç beklemediğiniz yerden, beklemediğiniz tepkiler ve ilginç fikir ve öneriler yakalarsınız.
Sağcı, solcu diye hiç ayrıştırmadım hayatım boyunca kimseyi…
Şimdide hangi partinin sempatizanı olsa da aynısını yapıyorum.
Sempatizan diyorum zira çoğunluğun bir parti programını desteklemesi, takip etmesi, yaptıklarının yapamadıklarının peşinde olarak başarı veya başarısızlık yorumu yapmadığı bir ülkede yaşadığımız gerçeğini peşinen kabul ediyorum.
Bu nedenle de gündem hakkında bu sınıfta olan insanların bile tepkisini yakalamak, şahit olmak mümkün oluyor.
Özellikle küçük bir kız çocuğuna yıllarca cinsel istismar uygulanması çok ama çok büyük çoğunlukta infial yaratmış durumda.
Kimse bunu hazmedemiyor.
Kimseler bu müessir olayın faillerinin ilk tespit edildikleri andan itibaren cezasız bırakılmış olmalarına inanmak istemiyor.
Hatta bugünlerde bu haysiyetsizlerin ceza duruşmasının mayıs ayından nasıl ocak ayına alındığına akıl sır erdiremiyor.
Çünkü en taraflısı bile adaletin eşit işlemesi gerektiğini, bu tür soysuzluk muhataplarının en hafifletici nedenlerle bile olsa kollanıp, kayırılmasını kabul etmiyor.
Her dönemde verilen sözlerin, ‘Benim oğlum bina okur. Döner döner yine okur’ misali yeniden verilen bir siyaset tarzını da kabul etmiyor artık insanlar…
‘Elhamdülillah Müslümanız’a herkes yürekten inanıyor ve katılıyor da bir Müslüman’a yakışmayacak şeyler yapılmasının sürekli gündemde olmasını ve buna yol verilmesini kabul etmiyor kimse.
Ve çoğu yerde işittiğim şu sözle bitiyor genelde sohbetler;
‘Dini olmayan bir ülke olan Japonya, dünyanın en dürüst, en eğitimli insanlarıyla yerkürede yer almışken, ekonomisi dünya devleriyle yarışırken diniyle övünen bizler neden bunu başaramıyoruz’ sorusuyla nihayete eriyor.
Japon futbol taraftarlarının yer aldıkları dünya kupasında bulundukları tribünlerde çöpleri tek tek toplayarak tertemiz bırakarak çıkarken, İslam’ın şartlarından bir olan temizliği Müslümanlığıyla övünen bizlere karşın nasıl başardıklarını da sorguluyorlar.
Yani bize sunulanla, yaşananlar arasındaki tenakuz herkesi şaşırtmış durumda vesselam…
Yakın gelecek için neye, nasıl karar verecekleri konusunda kafaları çok ama çok karışmış durumda.