ŞEHİRCİLİK anlamında ve anlayışta ne yazık ki sınıfta kalmış bir devletiz.
Ne eskisinde düşünebilmişiz…
Ne yenisini planlayabilmişiz…
Her ne varsa…
Her ne düşünülmüşse ranta dönük!
1995 yılında Batum Başkonsolosluğumuzun tadilat inşaatını yapmak üzere gittiğimde demir perdenin planlama anlayışına hayran kalmıştım.
İnanılmaz geniş caddeler…
5-10 metre genişlik arasında değişen kaldırımlar…
1 metre genişliğinde kaldırımların başlangıç ve bitiş noktalarına, engelliler için döşenmiş çelik plakalar…
Her iki kaldırımda asırlık ağaçlar…
Betondan çok yeşil alanlar…
Uçsuz, bucaksız parklar…
Hiçbir hava koşulunda sorun yaratmayacak şekilde planlanarak yapılmış alt yapılar…
Metrosu…
Ulaşımı…
Her şeyi geleceğe dönük planlanmış bir şehir yapısı.
Geliyorum canım ülkemize…
Dikey mimariden vazgeçemeyen sorunlu bir akıl mimarisi…
Daracık sokaklar…
O dar sokaklarda bir metreye kadar düşürülmüş kaldırımlar…
Mevcut trafiği taşıyamayan bir trafik yoğunluğu…
Ve hala açılan ya da açılması düşünülen yeni yerleşim alanları için çağdaş kent yapısına uymayan plan ve uygulamalar…
Hapsini bir kenara atalım demeyeceğim de, ‘yayaları taşıyamayan yaya kaldırımları genişletilmeli mi?’, diye sorsam cevabınız ne olurdu?
En azından, ‘çağdaş ve medeni kentlere uygun ölçülerde olsunlar’ derdiniz diye düşünüyorum.
Dün sabah İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’i dinliyorum, grup toplantısında…
‘Biz iktidara geldiğimizde yayaların kullandığı kaldırımları genişleteceğiz’ diyor.
Kulağa hoş geliyor tabii!
Ama şehircilik anlayışını bir bütün olarak ele almak ve planlamak mecburiyetindeyiz.
Anadolu kentlerinden vazgeçtim.
Ankara, İstanbul ve İzmir’de Sayın Akşener’in planına uygulasak…
Kaldırımları iki taraflı birer metre genişletsek…
Mevcut yollara sığmayan araç trafiği ne hale gelirdi acaba?
Siyasetçilerin söylemleri genel anlamda iyi niyetli olabilir ama ihtisasları olmayan konularda yaptıkları değerlendirmelerin sahadaki sonuçlarının yarar ve zararlarını önceden bilenlere danışmalarında fayda yok mu?
Gözünüzde canlandırabilesiniz diye Samsun’dan örnekleyeyim dilerseniz.
En geniş bulvarımız Atatürk Bulvarı…
Hadi gelin her iki taraftaki kaldırımları birer metre genişletelim ve trafiğin halini bir görelim…
Düşünce ve ona uygun uygulama, her zaman gerçeğe ve kullanımda konfora vesile olmuyor ne yazık ki!
Bir de hazır siyasetten söz açmışken bir cümle ile bitirelim.
Siyasette, ‘Dün, dündür’ demek kolay. Her gün, yeni bir gün ama dün sarf ettiğiniz sözü sahipsiz bırakırsanız…
Yenisine, kimseyi ikna edemezsiniz.