SAMSUN’un adının kaybetmekle özdeşleşmesi kendini bu kentin bir ferdi olarak gören kimseyi memnun etmediği bir gerçek.
Geçmişte kaybetmekle çok özdeşleştiğimiz gerçeği ayan beyan ortada.
Samsun’dan seçilip söz sahibi olanların başka kentlerin bayrağını salladığını çok gördük.
Sorsanız onlar milliyetçi...
İyi de Samsun bunu neden hak etti ki?
Büyük kent olduğu için göç kabul ettiği için mi?
Yaşadıkları kentlerde sosyal fakirliği yaşayanların Samsun’u tercih ettikleri için mi?
Aslında her iki halde de bu kente borçlu değiller miydi?
Onlara istedikleri yaşam kalitesini sunan bu kente bir vefayı çok mu görmüşlerdi?
Bence ikisi de değil.
Çünkü bal gibi de Samsun’a hizmet etmekle…
Bu kentin kazanımlarını arttırmakla mükellef olduklarını bilmekteydiler.
O zaman bu gerçeğin farkında oldukları halde kentin değerlerini kaybettirmek için her türlü riyanın içinde olmak niyeydi ki?
Geçmişe bir bakın şöyle, neler kaybetmişiz Samsun olarak?
Hangi bölge müdürlüklerini, hangi ile kaptırmışız?
Hak ettiğimiz hangi imtiyazlardan yoksun bırakılmışız?
Bizi temsille görevli olanlar bu kentin menfaati yerine neresi için irade koymuşlar?
Bugünün gençleri bilmez!
Bu ilden kayan çok irade, yetki ve makam olmuştur.
Mesela Telekom Bölge Müdürlüğü…
Mesela TRT Bölge Müdürlüğü…
Mesela Karadeniz’in en büyük ilini hala DDY Şube Müdürlüğü olarak anılması.
Şimdilerde birde YEDAŞ’ın Bölge Çağrı Merkezi’nin başka bir ile taşınacağı dedikoduları var.
Genel Müdür Yasin Bora, “Yok öyle bir şey” demiş ama;
Olursa sürpriz olmaz Samsun’uma…
Kaybetmeye alıştık mı?
Alıştırdılar mı?
Adam gibi bir mücadele olsa…
Bir bana yetmezsiniz de…
Ülkenin nereye gittiğini bile bilemezken;
Kaybettirirler!
Kesin yanar yüreğimiz de;
Farkında olamayız bile!