KÖPRÜYÜ geçinceye kadar, eşeğe dayı diyeceksin.
Geçince de dayılanmaya başlayacaksın…
Bu tavrın adı, hiçbir tarife sığmaz.
Hiçbir camiayı temsil etmez.
Hele hele delikanlılığa hiç sığmaz.
Adam olan bir sözün peşine takıldı mı, sonuna gider.
Yolun ortasına gelmişken sağa sola hadi ben kibar söyleyeyim, “sapmaz!”
İlkadım Belediye Başkanı Sayın Necattin Demirtaş’tan bahsediyorum.
Bir zamandır çok da seviyeli olmayan söylemler içinde…
Efendim…
İyi Partili değilmiş!
CHP’li değilmiş!
Bu iki parti onu davet edip, “gel adayımız ol!” demişmiş de beyefendi lütfedip aday olmuş.
“Ben misafirim. Ev sahibi gibi göstermezseniz misafir çeker, gider” demekteymiş.
Bak sayın başkan…
Sen ne düşünür, nasıl değerlendirirsin bilemem ama benim seninle ilgili hiçbir sıkıntım, takıntım yok.
Hani o, başkanlığını yaptığın belediye ve ilçe halkı var ya…
İşte beni onlar ilgilendiriyor.
Onların arkasında dik durabilecek, verdikleri oylara sahip çıkabilecek ve layık olabilecek birinin olması ilgilendiriyor.
Öyle iki de bir, “Ben istemedim. Onlar istediler geldim” diyorsun ya…
Delikanlı olsaydın da seçime tek başına girseydin…
Ait olduğunu düşündüğün partinin seni hiç düşünmediğini fark etseydin.
Kerameti kendinden menkul bilenlerin sonu iyi olmaz!
Bu halk sana öyle bir tokat atar ki feleğin şaşar!
Gideceksen git kardeşim…
Kimse arkandan ağıt yakmaz!
Sana bir dost tavsiyesinde bulunarak bitireyim.
Ne yapacaksan bir an önce yap.
Ya göz kırptığın, mesaj beklediğin yere bir an önce git.
Ya da Samsun’un önemli bir parçası olan yerel kimliğinin( Kavaklı) adamı olmaya çabala, hizmet üretmeye çalış.
Bunun ortası yok…