GÖZTEPE deplasmanı takımın ligdeki durumu ne olursa olsun her zaman zordur.
Sarı-kırmızılı taraftarların statlarında yarattığı kaotik ortam misafir takımlar için zor bir 90 dakika sahnesi hazırlar.
Taraftarının bu maçta da desteğini arkasına alan Göztepeli oyuncular maça baskılı başladılar.
9. dakikada ofsayt olarak belirlenen gol geçersiz sayılınca rahat bir nefes alan Samsunspor defansı bu dakikadan itibaren daha güvenli ve dayanışmalı bir oyun anlayışı içerisine girince kırmızı-beyazlılar rahatladı.
İlk 20 dakikalık Göztepe baskısına rağmen bu dakikalar içinde iki de gol fırsat yakaladılar.
Alim’in olmayışı belli ki bazı alışkanlıkları bozuyor.
Yerine oynaya Yusuf Abdioğlu ve yanındakilerin iyi niyetli oyun anlayışlarına rağmen defans arkasına atılan toplarda özellikle ilk 45 dakikada biraz zorlansalar da, akan oyunda üçlü defansla oynayıp rakip ataklarda beşliye dönen anlayışla Göztepe’ye gol şansı tanımadılar.
Samsunspor’un her ahvalde bir oyun anlayışı var.
Ama Fofana’nın olmadığı bir orta saha kurgusunda biraz sıkıntı yaşanıyor.
Hüseyin hocanın, geçen haftanın en iyilerinden biri olan Fofana’yı oyuna almak için neden 78 dakika beklediğini merak ediyorum doğrusu.
Sakatsa, neden kulübede?
Değilse, neden sahada değil?
İkinci yarı Samsunspor defansının anlamsız bir ofsayt uygulaması ile gelen hatanın golle sonuçlanmasıyla başladı denilebilir.
Sonrasında ise Hüseyin hocanın değişikliklere sarılan çaresizliğine şahit olduk.
Futbol ne yazık ki hataları kabul etmiyor.
Ne sahada oynayanlar açısından…
Ne de kenarda yönetenler açısından…
Geçen haftanın başarılı takımını bozarak macera aramaya gerek var mıydı, bilemiyorum.
Futbol elbette kayıplar, kazançlar oyunu ama bu kadar basit hatalarla kaybetmek çokta kabul edilebilir bir şey değil.
Dünkü maçta keseden yedi Samsunspor ve haftalar sonra yenildi.
Hem de sıradan bir takım görüntüsü veren Göztepe’ye yenilirken defolarını da ortaya çıkarmış oldu.
Yine de hala şampiyonluğun en büyük adayı, bunda şüphe yok.
Ama taraftarı gülmeye alışmışken, maceraya atılıp, kahretmeye de gerek var mıydı?