ENTRESAN geldi bana da, yanımdaki kardeşime de!
Dün inşaat piyasasının önemli isimlerinden Mahmut Baran kardeşimle beraberdim.
İhtisası dahilinde bir konu ile ilgili fikrini almak istedim.
Sözleştik ve buluştuk.
Hava sıcak ve bunaltıcı.
O nedenle deniz kenarında bir mekan olsun istedik.
Palmiye Kafe’ye ikimizde aşinayız.
Biliyorsunuz Büyükşehir Belediyesi bünyesinde.
Konuya döneceğim ama toplumumuzun güncelinde olan bir meseleye parmak basmak istiyorum önce.
Herkes işsizlikten şikayet ediyor.
Memuru, işçisi, emeklisi…
İşvereni…
Zengini, fakiri…
Kime sorsanız, “Ahh” çekiyor.
Pazarlar yangın yeri sorduğunuz da…
Araç sahipleri benzin pompalarını gösteriyor.
Benzin 7 liranın üzerinde.
Her binada satılık levhaları kırıla gidiyor.
İnşaat sahipleri, ‘Satılmıyor’ diye ağlıyor.
Emlakçıların kapısı örümcek bağlamış durumda.
Dönüyorum Palmiye Kafe’ye.
İçeri giriyorsunuz tüm masalar dolu.
Oturacak yer yok.
Bulduk bir masa iliştik bir kenara.
Kafamı şöyle bir deniz kenarına çevirdim.
Hani derler ya, “İğne atsanız yere düşmüyor.”
Karşımda yol kenarında özel kafeler.
Oturacak yer yok!
Parasız saadet olmuyor.
Böyle yerlere parasız hiç girilmiyor.
Mahmut ile bakıyoruz birbirimizin gözlerine…
Kim işsiz?
Kim çalışıyor?
Burada para harcayıp, keyif sürenler fakirse.
Zenginler ne yapıyor?
Özel kafelerde yiyip içenler yüzü kuru , fakir değiller. Bir kısmının altlarında babalarının BMV , AUDI si. Evleri Mahmut Baran’ın sattığı lüks konutlar, Fakir görmek istiyorsan Atakum sahilini değil , Mert ırmağı - Canik vs yerlere gideceksin. Çöp eşeleyenleri görüp sorduğun soruya cevap verebilirsin.