GEÇEN gün Atakum Denizevleri Polis Merkezi’ni ziyaret ettim.
Orada çok önceden tanıdığım ve görev yapan, beni de her fırsatta merkeze davet eden polis kardeşlerim var.
Nihayet geçen gün bir fırsat buldum ve gittim.
Çaylarını içip, uzun bir sohbet gerçekleştirdik.
Mesailerinin yoğun olduğunu burada söylememe gerek yok.
Ama bizim sohbetimiz asayiş değil Atakum üzerine idi.
Ha, burada yeri gelmişken bir tespitimi paylaşmalıyım.
Sanırım bir yıl kadar önce orası ile ilgili bir tespitimi paylaştıktan sonra Emniyet Müdürümüz Sayın Dr. Ömer Urhal’ın talimatı ile merkez yenilenmiş ve daha kullanışlı hale getirilmişti.
Bence buraya bir el atılıp, ya taban arazisini genişlemesine kullanarak yeniden yapılmalı.
Ya da bir polis merkezinin kullanımına uygun yeni bir bina tesis edilmeli.
Tabii bunu gerçekleştirmek finans işi.
Bu anlamda devletin kaynaklarının durumunu ve bu projeye geçit olup olmayacağını sanırım emniyet yetkilileri benden daha iyi bilir.
Hatta bu yapılırken makama ait konutunda camiaya yakışır bir hale getirilmesi de projeye dahil edilebilir.
Konumuz bu değildi ama yeri gelmişken birkaç kelam edeyim dedim.
Okuduğum bir haberde Atakum’un temiz tutulması ile ilgili bazı görüşler vardı.
Çevre kirliliğinin insan sağlığını doğrudan etkilediğini bu haber sayesinde daha iyi anladım.
Atakum Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya; ‘Çevrenin, insan bedeninin ve ruhunun aynası olduğunu. Bir insanın günde 20 bin kez nefes aldığını ve günde 10 bin litre havanın ciğerlerimize dolup, boşaldığını’ söylemiş.
Kirli bir havayı günde 20 bin kez soluduğunuzu düşlerseniz, bunun sonuçlarının vahametini daha iyi anlarsınız
Atakum Belediye Başkanı da gençlerin ve kentlilerin temiz bir çevreden sorumlu olduklarını ve bir konuda eğitilmeleri gerektiğini söylemiş.
Bu farkındalığı yaratmanın da kendi görevleri arasında olduğu ilave etmiş.
O halde, ‘Çevreyi kim kirletiyor’ diye sormanın da bir anlamı kalmıyor.
Kirleten belli…
Önlemenin çaresi belli.
Eğitim!
Eğitim de birkaç satır okuma alışkanlığına sahip olmayan,
Kendilerine verilen öğütlere dudak büken,
Ana, babasının dahi telkinlerine kulak asmayan bir toplumu;
Nasıl eğiteceksiniz?