5.8’lik deprem olmasa kim bilir daha ne kadar kulağımızın üzerine yatıp uyuyacaktık!
Her şeyi Allah’a bırakıp ondan medet uman bir millet olmuşuz.
Daha doğrusu bizi oraya endekslemişler.
Yatıp uyuyoruz ve sanıyoruz ki Cenabı-ı Allah her şeyi bizim yerimize düşünecek, halledecek.
Oysa yok öyle bir şey!
Allah o işlere karışmıyor.
Her birimize aynı olmasa da akıl vermiş, fikir vermiş.
Alın, kullanın demiş.
Biz onlara bir kenara atıp uyumuşuz yıllarca ağustos böceği misali.
Ne zaman kıçımız sıkışsa da, dönüp ellerimizi Allah’a açmışız.
Deprem konusunda temelden bilinçlenen toplumuna eğitim verip hazırlayan milletlerin sanki Allah’ı yok.
Onlar salak ya!
Onlar hiçbir şeyden haberi yok ya!
Geri zekalılar yıllarca en küçükten başlayıp çocuklar başta olmak üzere milletlerini eğitiyorlar!
Konutlarını, işyerlerini depreme dayanıklı olarak inşa etmişler.
Olası depremde nerelerde toplanacaklarını belirleyip halka da belletmişler.
Deprem anında neler yapmaları konusunda eğitimlerini vermişler.
Kim ne yapacağını öğrenmiş yani.
Müteahhit çalmamayı…
Devlet kontrolden mesul olduğunu…
Halk böyle bir anda ne yapması, hangi tedbirleri alması gerektiğini…
Öğrenmiş, öğretmiş…
Herkes mesul, dürüst ve duyarlı bir vatandaş olarak devletin görünen yüzü olmuş.
Bir de bize bakın bakalım.
1999 depreminden sonra bu iş için toplanan paraların nereye harcandığını dahi bilmiyor, söyleyemiyoruz.
Sokaktan geçen 10 vatandaştan 9’u deprem çantasında dahi ne olacağını, nasıl önlem alacağını bilmiyor.
Az sıkışsalar, “Allah korur” deyip işin içinden çıkmaya çalışıyor.
Deprem Toplanma Alanlarını AVM’lere lütfetmiş olanlar halkı nerede toplayacaklarını söyleyemiyor.
Ama açın bakın televizyonları “Ekran Ulemaları” sabah, akşam ahkam kesip duruyor.
Benim meslektaşım, oda başkanım da “Risk büyük, hazırlıklı değiliz” diyor.
Ben de “Hazırlıklı olan birini söyleyin” diyorum içine konuşan, konuşmayan herkesi dahil ederek.