İLKELERİN,
Sözlerin,
Etik davranışların yerlerde süründüğü günlerden geçiyoruz.
Eski dostlar düşman olmuş.
Sevgi sözleri hakarete dönmüş.
Tutuşan eller ayrılmış, tehditkar olmuş.
İnsanlar dün söylediklerini bugün yalar olmuşlar.
Baksanız,
Dünde olanla, bugünü yaşayan da insan!
Ama sadece insan sıfatına sahip olmak adamlık erdemine ulaştırmıyor.
Ya adam gibi adamlarla beraber olacaksınız.
Ya da bilmeyene adamlığı öğreteceksiniz hikâyede olduğu gibi;
“İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralı’na gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış.
Kral, bunları görünce dayanamayıp:
-Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı, diye sorunca, İncili Çavuş:
-Osmanlılar adamına göre adam gönderirler.
Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.”
Hayat içinde de durum böyle.
Bazen adam yerine koyduklarımız birer boş fıçı çıkarken.
Bazen de burun kıvırdıklarımız veriyor bize hayat adına en büyük dersi.
Seçimlerinizi iyi yapacaksınız yani.
Arkadaş, dost seçerken de…
Önümüzde yürüyecek önder belirlerken de…
Ortası yok yani!
Yanlış seçimleriniz için suçlayacağınız tek odak, sizsiniz başkası değil.
Bu kabulü kendi hayatınızda yer alan adamcıklara da uygulayabilirsiniz, siyasete de…
Hani bugünlerde belediye başkanı kim olacak diye aday adaylarını merkeze davet ediyorlar ya.
Ne soracaklar bilmiyorum.
Ama önce adam mı, değil mi ona baksınlar.
Sosyal hayatımızda bir yere koyduğumuz ama bizi çiğlikleriyle yanıltanlar için ise, küçük bir hikâyeyle tamamlayalım isterseniz:
“Mustafa Kemal masası. Masanın etrafında birçok siyaset, fikir ve edebiyat adamı vardır. Bu arada
Yahya kemal ve Behçet Kemal’de oradadır.
Mustafa Kemal, Yahya Kemal’e sorar:
-Ne dersin, bu Behçet Kemal nasıl bir şairdir?
-Harikulade!
Bir müddet sonra misafirler dağılırken, Yahya Kemal ile Behçet Kemal beraber çıkarlar. Behçet Kemal yolda üstada sorar:
-Benim için nasıl oldu da harikulade diyebildiniz? Yahya Kemal’in cevabı hazırdır:
-Harikulade dedim, şair demedim!”
Velhasıl-ı kelam:
Meslek sahibi olmak, adam olmak anlamına gelmez!