EKONOMİSİ arıza veren devletlerin halkının istikbalini kurtarmak için deneyeceği, başvuracağı yollar mahduttur.
Yeni bir iş kuramaz.
Sermayesi yoktur.
Ballı ihaleler alamaz, amcası dayısı yoktur.
Bir seyyar tezgâh alayım köşe bucak dolaşır sermayeyi düzelteyim dese, o da mümkün olmaz.
Ya, üç kuruşa en ağır işlerde çalışıp evinin ekmeğini kazanacak.
Ya, bir devlet kapısında iş bulup ay sonu maaşa talim edecek.
Hani diyeceksiniz ki,
Her hafta bir semtte pazar kuruluyor.
Gitsin bir tezgâh kiralasın, mevsim sebze ve meyveleri satarak yolunu bulsun.
Bulamaz.
Bulamaz çünkü önce pazarın yolunu bulamaz.
Bulsa, tezgâhın yerini ayarlayamaz.
Öyle her ben geldim diyene tezgâh vermezler.
Verseler tezgahın yeri önemli.
Falan filan.
Geriye ne kalıyor?
Hani her hafta düzenli çekilişler ve piyango.
5 hafta, 10 hafta toplanıyor, büyüyor ikramiye…
Sonra bir bakıyorsunuz bir kişi malı götürmüş orada.
Yani sıradan birine rastlaması mümkün değil.
Bakın işte yılbaşında büyük ikramiye 400 milyondu.
Yıllarca hep çeyrek bilete rastlardı.
Ne oldu bu sene?
Kolombiya’da bir şanslı hem de online yakaladı.
Türkiye’de bekleyenler avucunu yaladı.
Geçmişte çıkardı bazılarına.
Büyük ikramiye çıkanların çoğunun sonunun felaket olduğunu yazdı tarih.
Kazandıkları ikramiyeleri sefilken kurdukları düşler uğruna çarçur ederek yeniden sürünmüşlüğün pençesine düşmüşler.
Onun için şimdi diyorum ki,
İkramiyeler, bu para yine ehil olmayan ellere geçip sefil olmasın diye mi, adı sanı bilmeyenlere çıkıyor!
Ülkemizde 85 milyon insan, en az yüz lira alarak umut tazelediği biletlere kol saati çıkmasının başka bir nedeni olabilir mi, sizce?