DEPREM yaraları gerek devlet, gerekse gönüllü kuruluşlar tarafından hızla sarılmaya devam ediyor.
Bazı aksaklıkların olduğu muhakkak…
Geniş bir yüz ölçümde etkili olan depremde anında ve sonrasında her noktaya ulaşmak mümkün olamıyor.
Zaman zaman bunun serzenişlerini de televizyon ekranında izliyoruz.
Niyeyse bu serzenişler kınanıyor.
Ama depremi yaşayan onlar…
İlk gününden itibaren tam bir sefalet içindeler.
Düşünebiliyor musunuz, aradan geçen bunca gün sonra bir duş alma imkânını bulamayanlar var.
Giyecek bulabiliyorlar.
Yiyecek bulabiliyorlar.
Ama yörenin en çok ihtiyacının barınma olduğunu da biliyoruz.
Bazı kesimlere yeteri kadar çadır gitmediği de hem yaşayanlar hem de yöreye gidip gelenler tarafından ifade ediliyor.
Çadır bulabilenler de soğuktan şikayet ediyor.
Zira yakacak bulamıyorlar.
Yakacak olması yetmiyor aynı zamanda soba da gerekiyor.
Dolayısıyla barınacakları kapalı alanlar için soğuğu en az geçiren bir alanda olmak istiyorlar.
Bu ihtiyaca en çok cevap verecek olan şey, konteynır.
KDV’si yüzde 1’e indirilen ve ihracatı yasaklanan konteynırların ihtiyaca cevap vereceği kadar üretildiği konusunda şüpheliyim.
Bu nedenle elinde bir şekilde konteynır bulunduran kişi veya kuruluşların bu imkanlarını depremzedeler için kullanmaları son derece elzem.
Bu anlamda Atakum Belediyesini de kutlamak istiyorum.
Hobi Bahçeleri alanlarında atıl durumda olmasalar da sahip oldukları konteynırları deprem bölgesine sevk etmeleri bence kutlanacak bir davranıştır.
Burada yer kaplayacaklarına orada insanlarımızın soğuktan korunmasına yardımcı oluyorlar.
Böyle günlerde, bu tür ihtiyaçlara ilaç olacak düşünceleri üretmekte meziyettir.
Bu meziyeti kullanmaktan imtina etmeyen Atakum Belediyesi de takdir hak etmiştir.