YAŞADIĞIM kentin insanlarını mutlu görmek istiyorum..
Benim katkım ancak güler yüzümü göstererek olabilir..
Elbette küçük çaplı başka katkılarda mevzubahistir ama onların asıl sorununa odaklandığınızda bireysel olarak yapabileceğiniz çok şey olamayabiliyor.
Mütevazi yaşamımızı abartılarla süslemeden yokluklarla mücadele eden insanların duygularıyla oynamadan yürümek, bir başka hedefimiz..
Çünkü çoğunluğun mutsuz olduğunu biliyorum..
Kiminin akşam çorbaya ekmek bandırarak öğününü tamamladığını.
Sabah kuru ekmekle, çay içtiğini de..
Muhtaç benim insanım..
Birçoğu da aç..
Gözünde pırıltı kalmamış insanlarımın.
Bakışları, bayat balık gibi..
Sesi cılız..
Umudu yitkin..
Çok olan tek bir şey var;
Geleceğe dair kaygı!..
Dolayısıyla evine et girmeyen.
Ayda bir bile olsa, dışarıda yemek yeme lüksü olmayan..
Eğlenceyi sadece televizyon başında bulmaya çalışan..
Her türlü ihtiyacından kısa kısa yaşayan bir toplum çoğunluğu bizimkisi..
Kazanan çok kazanıyor..
Kimseye muhtaç olmadan yaşayan..
Hatta umursamadan harcayarak gününü gün eden..
Bugün giydiğini yarın giymeyen..
Gelecek kaygısı olmayan..
Sorumsuzca harcayanlar yok mu aramızda?.
Elbette var..
Kimsenin servetini sorgulamak haddim değil..
Çalışmıştır, kazanmıştır..
Babadan kalmıştır, zengindir.
İstediği gibi yer, içer..
Ama bunun bile bir haddi varken,
Körlerle, sağırlar misali birbirini ağırlayanlar yok mu?..
Ağırlasınlar, birbirlerine hava atsınlar tamam da!.
En azından aç çoğunluğu düşünerek bunu gizli yapsınlar..
Yediğini içtiğini, yemediğini döktüğünü duyurmak, resimlemek marifet değil;
Görgüsüzlüktür!..