‘KONUŞULMADIĞI dönem var mıdır’ diye sorsam cevabınızı duyar gibiyim.
Siyasetin elindeki en önemli silahlardan biridir bizim ülkemizde.
Vergi-sicil afları gibi görebiliriz imar af ve tadilatlarını…
Temcit pilavı döner, dolaşır önümüze gelir.
En son geçen yılın sonuna doğru Torba Yasa’nın içine gizlenmiş bir madde olarak yine meclisin gündemine gelmiş ama ret edilmişti.
‘Her zaman böyle mi?’ diye sorarsanız…
Öyle olmadığını söyleyebilirim.
Ülke yöneticileri çıkardıkları imar aflarını birer müjde olarak halkla paylaştığı günler çok uzakta değildir.
Bugünlerde binlerce insanımıza mezar olan imar affı evlerin hayatımıza girmesi bu nedenledir.
Ne olur bu imar af ve tadilatlarıyla;
Kaçak katlar.
Kaçak yapılar.
Ruhsatsız binalar.
Projesine uygun yapılmamış binalar.
Hepsi ama hepsi affedilir ve bir marifetmiş gibi de sunulur.
İşte böyle bir ülkedir bizimkisi…
Peki ya elin oğlu ne yapar, ne düşünür bu imar konusunda.
Dilerseniz onu da bir iktidar meclis üyesinin ağzından nakledeyim sizlere.
Zamanın bir diliminde meclis üyelerimiz bir İskandinav ülkesinin, bir belediye başkanının davetlisi olarak oraya giderler.
Toplu halde o belediyenin hararetli geçen bir meclis toplantısına ziyaretçi olarak icabet ederler.
Meclis toplantısı bitince başkan onları makamında misafir eder ve ilk sözleri;
‘Sizlerden çok ama çok özür diliyorum’ olur.
Bizimkiler hayretle birbirlerinin yüzüne bakarak bu özrün nedenini anlamaya çalışırlar!
Başkan;
‘Bugün mecliste biraz yüksek sesle birbirimize hitap ettik. O da size rastladı. Bu nedenle mahcubuz’ deyince, bizdeki meclis toplantılarındaki görüntüleri hatırlayan meclis üyelerimiz bıyık altından tebessüm ederler.
Sonra bir soru yöneltilir kuzeyli başkana;
‘ Sizde İmar Tadilatları ve afları nasıl olur’ diye.
Başkan şaşırır ve;
‘O ne demek’ der.
Bizimkiler ülkeden örnekle anlatırlar.
Hikayeyi dinleyen başkan çekmecesinden avuç içi kadar bir kitapçık çıkararak der ki;
‘Bizim imar yasamız ve ne yapacağımız bu kitapta yazar. 60 yıldır bu kitaba bakarak karar veririz ve yıllardır tek kelimesi değişmedi. Bundan sonra da değişmesi mümkün değil’ der.
Ya, işte böyle…
Elin oğlu imar yasasını 60 yıldır tek maddesine dokunmadan uygularken, biz aynı yıl içinde dahi birkaç kez deldiğimiz ve değiştirdiğimiz yasayla vatandaşımızın hayatıyla oynuyoruz.
Neden bugünleri yaşıyoruz anlıyorsunuz, değil mi?