DAHA çok zaman geçmedi.
15 Mayıs 2023’te yapıldı seçimlerin ilk kısmı…
Televizyonlar…
Gazeteler…
Billboardlar…
Reklam yapılacak her neresi varsa geleceğe dair siyasi mesajlarla dolu idi.
Liderler şehir şehir geziyor yapacaklarını, vaatlerini bir bir sıralıyordu.
Seçim ekonomisi uygulandığı için iktidar aylardır süren bir doları frenleme kampanyası sürdürüyordu.
Merkez Bankası el altından piyasa döviz sürüyor, darphane para basıyordu.
Tüm yapılanlar, ülkede herhangi bir kriz olmadığı, seçimden sonra da olmayacağını anlatmaya yönelikti.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın yıllar önce ipleri eline altına aldığı gün söylediği;
‘Faiz sebep, enflasyon neticedir’ sözü ile Merkez Bankası faizleri her seferinde suni olarak aşağı indiriyor, TÜİK ise kendisine dikte edilen rakamlarla piyasaya uymayan enflasyon rakamlarıyla halkın gazını alıyordu adeta…
İşlerin iyi gitmesini…
Türk Lirası’nın değer kazanmasını…
Enflasyonun düşmesini…
Halkın alım gücünün artmasını kim istemezdi ki?
Tüm bu konular seçimden sonra hayatın daha iyiye gideceğine dair iktidar söylemleri olarak hafızalarımızda…
Ama seçim sonrası gördük ki;
Kazın ayağı öyle değilmiş!
Ekonomi aslında kendisinin anlatmaya çalıştığı gibi yolunda gitmiyormuş.
Bunu nereden anlıyoruz?
Bir konuşmasında Halk Bankası’nı zarara uğratanlar arasında saydığı Mehmet Şimşek’i bakan olarak göreve getirmesinden…
Dış ilişkilerde saygınlığı olduğu ve dış ülkelerden bu ilişkiler neticesinde kolay ve düşük faizli kredi bularak ekonomiye rahat bir nefes aldıracağı beklenen Mehmet Şimşek, ne yaptı dersiniz?
İğneden ipliğe zam!
Alınmış vergiyi yenileme…
Benzini, mazotu 30 liranın üstüne çıkartacak yeni zamlar…
Ve daha karşılaşmamız olası başka zamlar.
Bütün bunları düşünmek için deha ve ekonomist olmaya gerek yok ki!
O kadarını ben de siz de düşünür, yapardınız.
Bunun için Mehmet Şimşek’e ne gerek vardı?
Sahi Şimşek bize yeni gelecek ne düşündü, yaptı?