ÖMRÜNÜN neredeyse tamamını Atakum’da geçirmiş biri, ilçenin gelişimini yakından izleyen hatta iyi bilenlerden olduğum düşüncesindeyim.
Senelerle beraber insanlar gibi kentin, ilçelerin de yüzü değişiyor.
Hem birey olarak bizlerin hem de yaşadığımız yerlerin günün şartlarına göre ihtiyaçlarının değişmesi son derece doğal.
Bizler gibi kentlerinde değişime ayak uydurması yaşam kalitesinin artmasına ve çevresel görüntülerin olumlu yönde değişmesine neden oluyor.
Bunu, kişisel ve kurumsal gelişimlerin yere, güne ve çağa göre değişim göstermesi olarak özetleyebiliriz.
Bakın mesela;
1960 yılında 20 bin 267 nüfusa sahip Atakum ile bugün 220 bin nüfusa ulaşmış Atakum’un ihtiyaçları aynı olabilir mi?
O gün, tek bir kontrol noktası ile güvenlik hizmeti verebileceğiniz bu güzel ilçeye bugün ona benzer bir yapı ile aynı hizmeti sunabilir misiniz?
Elbette hayır!
BİNA İHTİYACA CEVAP VEREMİYOR
CUMA günü özel bir nedenle gittiğim Atakum Denizevleri Karakolu’nu ziyaret ettikten sonra böylesine uzun bir giriş yapmak zorunda hissettim kendimi…
Her gün, hepimiz önünden geçip gidiyoruz ama bir gün merak edip nasıl bir binadır, içinde çalışanlar hangi şartlarda hizmet vermektedir, merak ettik mi acaba?
İçine girmemiş olsam, bende sizlerden biri gibiydim.
Küçücük, basık tavanları, karanlık, çalışan memurların kelimenin tam anlamıyla tıkış, tıkış ve sağlıksız bir ortamda görev yapmaya çalıştıkları bir bina…
Vallahi biraz ileri gideyim isterseniz, sağlıklı girenin hasta çıkabileceği bir ortam var Denizevleri Karakolu’nda.
Emniyet Müdürümüz Sn. Dr. Ömer Urhal’ın lojmanının da olduğu bu binadan, sayın müdürümüzün haberdar olduğu muhakkak.
YENİ BİNA ŞART
BEN, orayı gördükten sonra Sayın Urhal’ın mutlaka bir alternatif arayışı içine girdiğine inanıyorum.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün sahip olduğu ve ‘Atakum’a yaraşır bir karakol binası’ yapmaya müsait bir arsası var mıdır, bilemiyorum ama talep edilirse Atakum Belediye Başkanlığı’nın bu konuda seve seve yardımcı olacağını düşünüyorum.
Mevcut bina, bu haliyle son derece sağlıksız ve çalışma şartları açısından yetersiz.
Umarım yenilenmesi hususunda herkes üzerine düşeni üstlenir.
Ayrıca bu vesile ile kentin çeşitli noktalarında görev yapan memur arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerde, çalışma şartlarının iyileştirilmesi gibi ortak bir istekleri olduğunu gördüm.
‘3600 ek göstergeleri’ verilmeyen polis memuru kardeşlerim, bordrolarında ek ödemelerle şişirilen kalemlerden hiç olmazsa birinin ‘emekli ödeneklerine ilave edilmesi’ en büyük ve ortak arzuları…
Pandemi sürecinde en çok gündeme gelen ve en büyük risk gruplarından biri olan, ‘sağlık çalışanlarına’ hiçbirimizin diyeceği bir şey yok ama aynı süreçte, ‘cansiperane ve soluksuz çalışan emniyet mensuplarımızın ihtiyaçlarını da göz ardı etmemeliyiz’, diye düşünüyorum.