ŞÖYLE bir turladım basın ve sosyal medyada…
Aslında sadece orada değil ülkenin gündeminde iktidar partisinin genel kurul görüntüleri vardı.
O görüntülere bakarak AK Partililerin virüsle bir ön anlaşma imzaladığını düşünebilirsiniz.
Bu kadar fütursuz, bu kadar sorumsuz ve davranışların sahibi olmak övünülecek bir şey olmasa gerek.
Hafta sonu oynanan lig maçlarında kameranın ekranlara getirdiği görüntüler hep aynı;
Maske!
Mesafe!
Temizlik!
Bu kelimeleri sayın Cumhurbaşkanı’nın bir boy portresi tamamlıyor.
Kime veriyor bu mesajı Cumhurbaşkanımız?
Bize yani, Türk halkına.
Peki, Türk halkı tanımı, AKP’li olunca farklı, olmayınca farklı mı oluyor?
Şimdi herkes bunu soruyor haklı olarak.
Ankara’ya giden otobüslerden yayımlanan videolara bir bakın.
Maske yok!
Mesafe yok!
Temizlik var mıdır, bilemedim...
Geçin kongre salonuna;
Binlerce maskesiz partili, yan yana…
Her biri virüsü dışarıda bırakmış, girmiş gibi…
Baktım dün, yerel siyasetçilerden CHP İl Başkanı Fatih Türker de bunu soruyor.
Peki, haksız mı?
Bakın her şeyden vazgeçtim.
Bu kentte, virüsle mücadelede gecesini gündüzüne katan, her türlü önlemi ve kuralı denetleyen bir Emniyet Müdürlüğü var. (Bütün yurt genelinde de aynı hassasiyetin olduğunu düşünüyorum)
Bunu niye söylüyorum, biliyor musunuz?
Dün öğleden sonra spor amaçlı yürüyüş yapmak ve gazetelerimi almak için yola düştüm.
Bir eksiklik var ama ne bilemiyorum.
Sonra fark ettim, maskemi almamışım.
Şimdi dedim, bir polis ekibi geçse ve benim maskesiz olduğumu fark edip, durdursa;
“Size kuralı ihlal ettiğini için ceza yazacağız” dese...
Ben de, “Dün bu kentten Ankara’ya gidenlere, orada görüntü verenlere sonra aynı şekilde dönenlere ceza yazdıysanız, bana da yazın” desem;
Sonuç ne olurdu?
Kuralları koyanlar olarak önce siz bu kuralı delerseniz, bu kuralları takip ve sonlandıracak olanları,
Zor durumda bırakmakla kalmaz,
Ayıp edersiniz!