SON haftalarda ortaya koyduğu futbolla lige dönen ve taraftarının beğenisini kazanan Samsunspor bu kez kendisi ile aynı puanda (14) olan Konyaspor ile puan mücadelesine çıktı.
Gayretli ve istekli başladı maça.
Süper ligin ilk yarısının sonuna yaklaşırken puan tablosundaki sıralamadaki yerleri itibariyle düşme hattının içinde yer alan iki takımında sahaya çıkarken amaçları mutlak galibiyetti.
Konyaspor, deplasmanda olmasına rağmen aldığı başarısız sonuçların farkında olarak maçın başlangıcında diri ve istekliydi.
Samsunspor ise aksine, iştahlı oyun anlayışını terk etmiş dağınık bir görüntü içindeydi.
Kadro derinliği olmayan takımlarda istikrarlı oyuncuların varlığı önemlidir.
Dolayısıyla birbirleriyle oynama alışkanlıkları olan Emre Kılınç ve Taylan Antalyalı’dan, Taylan’ın sahada olmaması kırmızı beyazlıları orta sahadaki bu görüntüsünün aksama nedeniydi bence.
Yunus Emre bu kentin çocuğu ve genç bir kardeşimiz.
Ama orta sahada, o mevkiinin adamı değil.
Dolaysıyla Konyaspor, Soner Dikmen ve Çiçildau ile bu alanda atak etkinliğini ele geçirdi.
Sık, sıkta Samsunspor ceza sahasına inmeyi başardılar.
Bu ataklardan birinde gelişen pozisyonda, var incelemesi sonucunda penaltı kararı çıkınca, Cikallechi takımını öne geçirdi.
İlk yarı bu sonuçla takımlar soyunma odasına gittiler.
İkinci yarıyla beraber oyuna ağırlık koyma çabasına girdi Samsunspor.
Zira puanlamada rakibiniz ile oynayacağınız maçlarda, alacağınız galibiyet 6 puan yazar.
Hem rakibinizin gerisine düşersiniz.
Hem de olası mağlubiyette, ikili averajda geride kalırsınız.
Bunu düşünerek, bu yarıda Fofana’yı da oyuna alan Samsunpor oyunu rakip sahaya yıkarak, yüklenmeye en azından sonucu lehine çevirecek pozisyonlar yaratmaya çalıştı.
68. dakikada da, bu amacına ulaştı.
Bu dakikada gelişen pozisyonda ‘VAR’ yine devredeydi.
Kararı öğrenmek içinde dakikalarca beklendi.
Oysa ceza sahası içinde önce Marius’a, sonra Emre Kılınç’a yapılan müdahaleler tartışmasız penaltı gerektirirdi.
Yani bir değil, iki penaltı vardı.
Ve ‘VAR’ da bunu kararını vermek için her niyeyse dakikaları tüketmeyi tercih etti.
Samsunspor koştuğu, mücadele ettiği sürece neticeye gidebilecek bir takım.
Zira oyunun iki yönünü de oynayabilecek klâs oyunculara sahip değil.
Mevcut kadro içinde bu görevi Emre ile sonradan oyuna giren Fofana yüklenmeye çalışıyor.
Ama bu sayı sınırlı olduğu içinde, bunu bilen rakip önlemini aldığında Samsunpor’un etkinliği doğal olarak azalıyor.
Devre arası CAS’tan gelecek haberle yapılabilecek kaliteli transferlere ihtiyacı oldu kesin kırmızı beyazlıların.
Başkanı da, hocası da bunun farkındadır diye düşünüyorum.
Zira ligin ikinci yarısının daha çetin ve dişe diş geçeceği malum.
Zirveye yakın yer tutmaya çalışan takımlarla, küme düşme potasında uzak kalmaya çalışacak takımların mücadelesi çıtayı daha da yukarı çekecektir.
Velhasıl-ı kelam, ilk yarı sonuna kadar heybesine atacağı her puan Samsunspor’un bu mücadelenin içinde kalmasını sağlayacaktır.
90 dakikanın sonucuna gelince ise;
Sahadaki görüntüye uyan bir skorla bitti maç ve takımlar puanları paylaştılar.
Geriye ne kalıyor?
Hakemler değil mi?
Benim görüşüm hepsi için geçerli;
Fut bolu bilmiyorlar ve pozisyonları süzemiyorlar.
Bu da sahadaki futbolcuların mücadelesini etkiliyor.
Yapacak bir şey yok!
Malzeme bu kadar.
Kimseden, bir şey beklemeyeceksin.
Onun için kendi işini, kendin göreceksin bu ligde.