Bu Pazar, bir hikaye hazırladım sizin için..
Hepimizin gönlünde, düşünde, yaşanmış ya da yaşanacak bir hikaye..
Okuduğunuzda şahısları isimlendirmeye çalışacaksınız nasıl olsa.
Onun için siz yaşanmış bir hikaye olarak kabul edin..
‘TESADÜFEN tanımıştım kendisini..
Bir gün kendiliğinden anlatıverdi..
Binlerce, yüz binlerce yaşanmışlıklardan biriydi hayat adına..
Bilge görünüşlü biriydi..
Güven veriyordu her haliyle..
Belli ki, dolu dolu yaşamıştı yılları.
Artık kırışmaya başlamış alnı, aklar düşmüş saçları kişiliğini tamamlayan bir enstrüman gibiydi adeta.
Nasıl başlayacağını merak ediyordum doğrusu....
Gözlerimin içine baktı uzun, uzun...
“Ne beklediğini biliyorum ama bu benim hikayem..Bırak da istediğim gibi anlatayım” der gibiydi adeta.!..
Derin bir nefes aldığını hissettim..
Dili değil de, yüreği konuşur gibi başladı..
İçten, derinden,etkili..
‘Hiçbir şey eskisi gibi değil’ dedi.
Ne ben.
Ne bu hayat!..
Ne yaşadığımız dünya..
Ne sen..
Ne başkaları..
Hiçbir şey eskisi gibi değil!..
Sadece bir yorgunluk, geçmişten omuzlarıma kalan..”
Sonra dalıp, gitti uzaklara..
Başı önünde bekledi bir süre..
Bakma sen şimdi bu sefil yalnızlığıma..
Her yalnızlığın bir kalabalığı vardır..
Kalabalık dedimse, onlarca, yüzlerce kişi değil ha!..
Göz ucuyla baktığı komedinin üzerindeki resmi işaret etti parmağının ucuyla..
Takıldı, kaldı orda..
“Benim kabalığım oymuş” dedi, resimdeki kadın için..
Bilememişim!...
Amacım günah çıkartmak değil…
Hayat böyle bir şey işte!..
Sevaplarınız kadar günahlarınızla..
Doğrularınız kadar hatalarınızla harcayıp, tükettiğiniz bir hazine..
Neyi, ne kadar erken fark ederseniz, o denli uzak kalıyorsunuz yanlışlarınızdan....
Baktığımı fark edince..
‘Ne bakıyorsun, ben fark edememişim işte!..’ dedi.
Ne kadar güzel günlerdi oysa..
Şarap tadında bir hayat ve güneş gibi içimi ısıtan mutluluklar vardı..
Öyle duru, öyle güzeldi ki..
Saf, temiz, billur gibi…
Doyamamıştım ilk gecenin sabahında ona bakmaya..
Melek gibiydi, ya da, ondan daha da güzel bir şey…
Güzel şeyler çabuk biter diyorlar ya;
İnanmayın, bitmiyor…
Küllenmeye başlayan ateş gibi,
Üflüyorsunuz, yeniden yanıyor…
Şimdilerde tek ateş, yüreğimde..
Kovlarca buz döksen söndüremeyeceğin cinsten..
Sönmemeli de..
Bırakın yansın yanacağı kadar..
“Ben söndürdüm” dedi..“Bilemedim, fark edemedim onsuz yalnızlığa yürüdüğümü!..”
Usulca kalktı oturduğu yerden..
Komedinin üzerindeki resmi ellerinin arasına alıp bir müddet karşısında tuttu ve omuzun üzerinden bana bakarak;
“Dedim ya, her kalabalığın bir yalnızlığı vardır, diye..Onu yitirdikten sonradır yalnızlığı yudumlayışım…Sen hala ne bekliyorsun?..Git, kucakla, sahip çık resimdeki kadınına….”
Mesajını almıştım..
Yıllar boyu da hiç unutmadım..
Hiç yalnız bakmadım bana ait olan resme..
Peki siz!.
Siz, ne duruyorsunuz..
Sizin kalabalığınız, işte orada, karşınızda..
Resimdeki Kadın !…….
İyi Pazarlar…