CUMA günü bir istihbarat almıştım.
Hatta bunu gazete ile paylaştım ve internet ekranında yer almasına vesile aldım.
Özellikle muhalefet partilerinin Samsun’da nasıl bir liste çıkartacaklarını merak ediyordum.
Merakım, bu kentin insanına ve kimliğine duyulmasını arzu ettiğim inanç ve hürmetin siyaset kanadında ne kadar gerçekleşeceği ile ilgili idi.
Biz Samsunlular, yıllardır siyaset erbaplarının bu kenti kendi anlayışları doğrultusunda kullanmalarından bıktık.
Bu kentin çocuklarına üvey evlat muamelesi yapmalarından hep rahatsız olduk.
1 milyon 200 bin nüfuslu kentte yetişen, yaşayan ve toplum hayatına katkıda bulunan insanlarımızın yok sayan düşüncelerden nefret ettik.
Siyasetçilerin, Samsun’u babalarının çiftliği gibi görmelerinden bıktık, usandık.
Beklediğimiz, bu kentin çocuklarının kentimizi Ankara’da en az kendilerini, fikirlerini vazgeçilmez addedenler kadar temsil kabiliyetine sahip olduklarına inanmaları...
Bu gerçeği görmeleri idi
Ülkemizin nefret tohumları ile ayrıştırıldığı,
Liyakatin yok sayıldığı,
İnananların, inançsızlaştırıldıkları,
Ekonomik zorluklarla savaşan halkın hiç olmazsa kendi çocukları ile temsil edilebilecekleri oluşumların önlerine sürülmediği günlerden, kendilerine ışık olacak,
Rehber olacak,
Kent kimliğine sahip çıkmış,
Bu kentin ve insanlarının haklarına her ahvalde kucak açacak,
Derdimiz nedir,
Baş ağrımız nasıl geçer, bizimle yaşamış ve bilecek Samsunlu kimlikleri görmeyi bekliyorduk.
Yazılarımda, konuşmalarımda sürekli bunu vurguladım.
Ama önümüze koydukları tablo ile bu kentin varlığını hiçe saydıklarını bir kez daha ispatlamışlar!
Bize, bu kentin çocuklarına inanmamışlar.
Beklentilerimizi,
Samsun’u yok saymışlar.
Ama bizde,
Bizi yok sayanları,
Görmezden gelenleri.
Görmeyeceğiz!
Yok sayacağız!
Emin olun göreceksiniz…