KENDİSİ için benim bir şey yazmama gerek yok aslında.
Ününün kent ve yurt sınırlarını aşalı çok yıl oldu.
Avrupa’da, Asya’da irtibat noktalarına sahip.
Dünyanın birçok ülkesinden ameliyat olmak için ona koşup gelen hastalar var.
Haftada bir gün ülke genelinde yayın yapan bir televizyonuz daimi konuğu.
Havalimanlarının reklam ekranlarının değişmez konuğu.
20 yılı aşkın süredir tanırım kendisini.
Doç. Dr. Hayati AKBAŞ.
Estetik Cerrah.
İlk karşılaşmamız bugün artık İstanbul’da yaşayan değerli dostum Prof. Dr. Naci Karacaoğlan vasıtasıyla oldu.
Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü’nde Karacaoğlan’ın asistanı idi Hayati Akbaş.
O gün bugün sürer dostluğumuz…
Yıllara sari olarak yükselen başarı grafiğine rağmen samimiyet ve mütevaziliğinden hiçbir şey yitirmemiştir.
Bıkmadan, usanmadan dolu dolu Türkçesi ile anlatır yapacaklarını…
Yorgunluk nedir bilmez.
Ara sıra takılırım o nedenle; “Şu ameliyatlara ara ver. Biraz kendine zaman ayır, hayatını yaşamaya bak” diye...
“Haklısın, zaman ayıramıyorum ama yapacağım” der de, dediğinle kalır.
Kuş gibi uçar…
Bir gün burada, akşamında Samsun’da.
Onu yazmak gibi bir niyetim yoktu.
Dedim ya ne bana ne yazmama ihtiyacı yok.
Onu Türkiye biliyor, konuşuyor.
Ama öyle bir haber okudum ki hakkında, benim yumuşak karnım!
Samsunluluk…
Sürekli yaptığı ve dünya literatüründe Hollywood Yanağı olarak bilinen bir estetik operasyonun adını “Samsun Yanağı” olarak değiştirmiş.
Önemli, çok önemli.
Onun edinimlerine sahip başka bir hekim olsa çoktan Samsun’u terk ederdi.
O gitmiyor.
Aksine hastalarını Samsun’a getiriyor.
Kentin ismini hafızalara kazıyor.
Elmacık kemiğinin üzerindeki çıkıntıya, Amisos Tepesi, yanakların altındaki çukura Çarşamba Ovası deyip, “Samsun Yanağı Kavramı’nı” ülkenin gündemine sokuyor.
O zamanda insanın aklına;
Üç kuruş kazandıklarında bu kenti koşa koşa terk edenler geliyor.
Ne diyeyim?
Hocam diyeyim...
“Uzat yanağını öpeyim…”