ONUR ANIT’ına yapılan saldırı ülke genelinde infial yarattı ve kınandı.
Konunun tartışmaya açık bir yanı yok aslında.
O nedenle, kimse patırdamasın.
Patırdamasın derken;
Atatürk’ü sevenleri…
Sevmeyenleri…
İçine sindiremeyenleri…
Onu bilip, bilmezden gelenleri ve…
Ona ait her düşünce ve fikre tahammül edemedikleri halde toplumun gazını almak adına yanında ve benimser gibi görünenleri kast ediyorum.
Zira;
Ulu Önder Atatürk’ün tartışılacak bir yönü yoktur.
Bugün, bu ülke toprakları üzerinde özgürce yaşıyor ve dolaşıyorsak bunu, o muhteşem dehaya borçlu olduğumuzu bilmemiz gerekiyor.
Bugün, adımız Yorgo, Aleksis, Janet, Andrea, şu veya bu değilse Atatürk ve silah arkadaşlarının bu ülke adına verdiği Kurtuluş Savaşı’na borçlu olduğumuzu bilmemiz gerekiyor.
Bugün yaşadığımız topraklarda Türkçe konuşuyor ve yazıyorsak, erkeğinin, kadınının sahip olduğu haklardan bahsediyorsak, bunu onun fikri miraslarına borçlu olduğumuzu bilmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla Atatürk’ü tartışmaya açmanın kendimiz inkar etmek anlamına geldiğini bilmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla Atatürk, ismi ve eserleri, mirasları tartışmaya açık değildir.
Ve ben, bu konuyu bahane ederek bazı kurumların yıpratılmasına da karşıyım.
Herkes elbette görevine sahip çıkmalıdır.
Sorumlulukların gereğini yerine getirmekle mükellef olmalıdır.
Onur Anıtı’nın korunması, kollanması toplum duyarlılığı açısından önem arz ettiğini herkes bilmelidir.
Tüm dünyada 35 ülkede heykeli, 120 cadde ve 35 tane meydana adı verilen tek lider MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ken, anıtına zarar verilmeye çalışılan tek ülkenin Türkiye ve Samsun olması hepimizi üzerken, bugüne kadar kentimizde örneği yaşanmamış bir vakanın iki ahlaksız tarafından vücut bulmasının nedenini, olayı görüp müdahale etmeyenler, ihbar etmekten korkanlar göz önündeyken sadece emniyet güçlerine mal edilmesini de kolaycılık olarak görüyorum.
Bu çirkin olay hepimize ders olmalı.
Salt kişileri, kurumları suçlayarak değil onu daha iyi anlatarak, cahil kafaları eğiterek tartışılmaz hale getirmeyi hedeflemeliyiz.
İşte o zaman Atatürk ve fikirleri geniş bir kitleye mal olacaktır.
Ancak o zaman, bu vatan toprakları ve onu bize miras bırakanlar gerçek bir koruma altında olacaktır.