BENİ tanıyanlar iyi bilir.
Kimseyi hedef alarak yazı yazmam.
Küçültmek amacım da yoktur.
Yok saymak amacım da…
Gereksiz ve hak edilmeden büyütmek amacım da…
Kamuoyunu ilgilendirdiğini düşündüğüm olayları yine toplum açısından yorumlarım.
Özellikle tanımadığım, bir irtibatım olmadığı kişilere karşı husumet gütmeyeceğimde doğal olarak göz önüne alınırsa…
Yazılarımda kasıt aramak çok yerinde bir düşünce olmamalı.
Yerel seçimler için CHP Belediye Başkan Aday Adayı olan Dr. Murat Erkan için de bu kabul geçerli olmalı.
Bana parti içindeki siyasal gelişmeler hakkındaki düşüncelerini yazmış.
Uzun zamandır parti bünyesi içinde olması ve iki kez belediye başkan aday adayı olması nedeniyle, partisinin siyasi ve kişisel değerlendirmelerine vakıf olması doğal.
Siyasetin insan değerlerini tam olarak tespit ettiğini ve hak edene meyil verdiğini iddia etmek safdillik olacaktır.
Ama açık söyleyeyim, süreç içinde gelişen olaylara getirdiği değerlendirmelere katılmamak mümkün değil.
Bana özel yazılmış mütalaaları paylaşacak değilim.
Ama bugünün siyasetinin tanımı ve gelişiminde tüm tespitler doğru.
Sivil hayatında yaptığı çalışmalar sanırım muhataplarınca değerli kılınmıştır.
O çalışmaların partisince karşılık bulamaması ise,
Günün siyaset anlayışının bir tezahürü olduğu gerçek.
Sayın Erkan’la bugüne kadar bir araya gelmek için bir nedenim olmadı.
Kendisini tanımam.
Tanımlamam içinde şahsı için yeterli donatıya da sahip değilim.
Yani bilerek ve kasıtlı olarak karşısında olmak için bir nedenim olmadığı gibi karakterime uygun bir davranışta değildir.
Yazısında 329 oy aldığını, kendisinden daha çok oy alan iki eski ilçe başkanı ve mevcut belediye başkanı olduğunu ve bu üye yapısıyla da başka bir sonucun çıkmayacağını yazmış haklı olarak.
Hiç itirazım yok.
Devamında ise bunları neden yazdığımı ifade ederek bitireyim, demiş.
30 Ocak tarihli yazınızda;
Cemil Deveci, Serhat Türkel, Turgay Özçelik ve Bayram Çelik’ten bahsetmişsiniz.
‘Sayın Nusret Sağlam ben de oradaydım’ diyerek nükte yaparak bitirmiş.
Tasvip etmediğim bir modelle tespit ve ilan edilen sonucu vurgularken doğru adınızı yazmamışım.
Hata olabilir ama kasıt yok elbette.
Bir büyüğünüz olarak isimleri değil yöntemi vurgulamak isterken adınızı kullanmamış olmam sizi incittiyse özür dilerim.
Bu bir eleştiri mahiyetindeyse, eleştirmeniz için beni okumuş olmanız gerekliliğini bilir, saygı duyarım.
Ama…
İki dönemdir sizi görmeyen,
Değerlendirmeyen,
Yok sayan bir partiniz var, farkında mısınız?
Şimdi hangisi daha vahim sizce?
Benim adınızı kullanmamış olmam mı?
Partinizin siz yok sayması mı?