BİR tuhaf seçim dönemi geçiriyoruz.
Ömrü hayatımda böylesine şahit olmadım.
Seçim geldi kapıya dayandı, hala ilan edilmeyen adaylar var.
Kimi aday göstereceğine karar veremeyen partiler var.
Bunun içine iktidar da dahil, muhalefet de…
Herkes pusuya yatmış birbirini gözlüyor.
Adaya göre aday yani!
Bence beyhude bir bekleyiş.
Senin adayın hazırsa…
Donanımlıysa…
Siyaseten güçlüyse…
Geçmişi temiz ve güven veriyorsa…
Halkın gönlünde bir kıpırtı yaratmışsa…
Dönüyorum halen görevdeyse…
Beş yıl boyunca başkanlık yapmışsa…
O beş yılı boşuna geçirmemiş ve beklentilere olabildiğince yaklaşmışsa…
Gerek teşkilatından gerekse hizmet ettiği halktan hizmetleriyle geçer not aldıysa…
Gelecek için yarım kalmış düşünce ve projelerinde bir inanırlık ortamı varsa…
Ben beklemem parti olarak.
Adayım budur, der çıkarım.
Aynı şey aday adayları için geçerli.
Neden aday olduğunu…
Nereye aday olduğunu biliyorsa hiçbir aşamayı tereddütle karşılamamalı.
Mülakatsa, mülakat.
Önseçimse, önseçim.
Kamuoyu araştırmasıysa, araştırma.
Bugüne kadar bir şey olamamış…
Hizmetine talip olduğu ya da hizmet ettiği halka kendini anlatamamış, tanıtamamışsa…
Ne bugünden…
Ne yarından…
Ne üyesinden…
Ne partisinden bekleyeceği bir şey yoktur.
Önce özgüven olacak insanda.
Ben her şeye varım kardeşim diyecek.
Onun kaşı yukardaymış.
Bunun ayağı sekiyormuş.
Diğerinin kafası basmıyormuş.
Geçeceksin bunları…
Kusur da hata da sahibini bağlar.
Sen kendine bakacak.
Kendine güveneceksin.
Güvenemiyorsa da önüne koyulacak seçeneklere hazır olacaksın.