MAÇ önünde Samsunspor’un yeni teknik direktörünü dikkatle dinledim.
Yeni bir ülke.
Yeni bir kent.
Yeni bir takım.
Farklı bir futbol mantalitesi.
Hepsinden de öte ligde şu ana kadar tek maç kazanamamış bir Samsunspor…
Antalya’da yapılan kampta kendi oyun anlayışını takımına benimsetmeye çalıştığını ama henüz 10 gündür takımla beraber olduğunu ilave etti.
Bu söylemlerin ışığı altında izlemeye çalıştım ve değişen bir şey olup, olmadığını gözlemlemeye çalıştım Samsunspor’u.
İlk beş dakikada sahanın her yerinde uygulanmaya çalışılan pres ve kapılacak toplarla hızlı hücum anlayışının kıpırtıları vardı.
Bunun dışında atılan sekiz şut ve kendi kalesinde yaşadığı tehlikeler…
Taktik ve anlayış ne olursa olsun bunu sahada uygulayacak olan futbolcular…
Ama ilk yarıda topla oynama oranları öylesine rakip takım lehineydi ki Samsunspor rakibi teslim alacak kadar topa sahip olamadı.
İkinci yarıda tablo değişti.
Oyun değişti.
Daha hırslı oynayan.
İnatla rakibinin üzerine giden.
Sahanın her iki kanadını da kullanarak golle buluşmak isteyen bir Samsunspor seyrettik.
Orta saha oyuncuları Emre ve Bennasser’in iştahlı oyunları bu yarıda rakip kaleye daha çok itti kırmızı-beyazlıları…
Kenar adamlarının oyuna gerekli katkıyı yapamamalarının yanında tabelayı değiştirecek bir ayağa da sahip değildi Samsunspor.
Gol gelmeden tabela değişmeyince, 19 Mayıs Stadyumu’nun tribünlerini dolduran taraftarda sessiz bir geceye daha şahit oldu.
Doksan dakika oyunun içinde kalma iştahına kavuşan Samsunspor’da en önemli değişiklik bu yönüydü.
Koşu var.
Pres var.
Mücadele var.
Ama maç kazanmak için mutlaka gol problemini çözecek ayaklar gerekiyor.