19 MAYIS STADYUMUN’DA bir maç oynanıyor.
Sahada, Samsunspor var.
Rakip kim olsun istersiniz?
Aklınızdan geçenlere tercüman olmak istiyorum.
Beşiktaş, Fener, Galatasaray…
Yok. Yok hiç biri değil.
Rakip, Tuzlaspor.
İstanbul’un bilmem kaç ilçesinden biri.
Karşısında da, yıllarca ligi sallamış bir takım, Samsunspor…
Düşünebiliyor musunuz, Muzaffer’i, Yaşar’ı, Rıfat’ı, Orhan’ı, Tanju’su ile benim diyen her takımı sallamış bir Samsunspor.
O günleri yaşamış bizler, bu günlere razı olmuşuz.
Başkanı, renklere gönül koymuş bir işadamı Yüksel Yıldırım.
Hocası, bu takımın varlığına, yokluğuna şahit olmuş eski bir futbolcusu, Ertuğrul Sağlam.
Samsunspor’a gelmesinde, gelişmesinde katkım olan bir futbol emekçisi.
Öyle günlerden bugünlere gelmişiz ki, evet demek mümkün değil.
Sezon başından beri şansız gelişmelere muhatap olan bir takım var sahada.
Korona, sakatlık derken ideal kadrosuna sahada sahip olamayan bir takım.
Defansta en iyi yabancısından mahrum.
Forvet hattında çok şeyler beklediği golcüsü haftalardır yok.
Sahaya çıkardığı on biriyle, taraftarının beklentisine cevap vermeye çalışan bir takım.
Sonuç ne olursa olsun, bu beklentiye cevap vermek mümkün değil.
Bunun neden mümkün olamayacağına en net cevap verecek olan bu takımın teknik direktörü Ertuğrul Sağlam.
Dün hak ettikleri bir galibiyet elde ettiler.
Kolay olanı, bu galibiyeti kutlamak.
Ama Samsunspor bu değil.
Niye derseniz?
Sonuç, 2-0.
Siz sevindiniz mi?
Ben sevinmedim.
Çünkü, Samsunspor’un yeri burası değil!..