YUMURTA kapıya gelmeden harekete geçmeyi pek tercih etmeyiz biz.
Doğru planlamalarda sorunlar önceden belirlenir.
İhtiyaçlar tespit edilir.
Proje ve finansman çalışmaları yapılır.
Ki bu projelerin genelde 50-100 yıl sonraki ihtiyaçları karşılayacak şekilde düzenlenmesi tercih nedenidir.
Önem sırasına ve mali kaynakların yeterliliğine göre de icraata geçilir.
Temel ihtiyaçların hepsinde durum böyledir.
İçme suyunda da böyledir.
Kanalizasyon ve yağmur suyu hatlarında da böyle.
Yani Samsun bugün yaşanacak olanları 20-30 yıl öncesinden biliyordu.
Hiçbir şey yapılmadı mı?
Elbette hayır.
Hatta çok şeyler yapıldı.
Büyük projelerdi.
Büyük finansmanlar gerektiriyordu.
Ucu, Refah-Yol iktidarına uzanan geçmişte epey de yol alınmıştı.
Öncesinde Mert Irmağı kenarındaki, 5 kuyudan karşılanan içme suyu Çakmak Barajı’ndan getirilen ishale hattı ile yenilenip, kente ulaştırıldı.
Atakum’da deniz kenarında yapılan Kanalizasyon İshale Hattı ve 5 adet terfi istasyonu ile 70’li yıllarda yapılan planlama ile bir disiplin altına alındı.
Şehir merkezinde araçların sel önünde sürüklenip Gazi ve Irmak caddelerinde üst üste binen araç görüntülerinden bugünlere gelindi.
Yani sorunları çözmek için önemli adımlar atıldı.
Ama görünen o ki yeterli olmadı.
Zira yıllardır belediye önü ve çifte hamam caddelerinden denize intikal eden hatlarda yıllardan beri temizlik yapmak gereği hissediliyor.
Yağmur suru ve kanalizasyon hatlarını hala birbirinden ayıramadık.
Deniz seviyesinde sonlanan hatların deniz deşarjına kalıcı bir çözüm üretemedik.
İşte zaman zaman beklenmedik yağmurlarda şehirde yaşanan sıkıntı budur.
Gerçekçi neşteri vuramamak ve kalıcı çözüm üretememek…
Bugün hala konuşulan da budur!
Şehir içinde sorunlar ve yetersizlikler vardır.
Kökten çözüm getirecek kalıcı projeler için çalışılmaktadır.
Bize düşen de bu projelerin bu kez gerçekten kökten çözüm getirecek projeler olmasını beklemektir.
Hem de yumurta daha da büyümeden!