BOŞUNA demiyorlar, dilin kemiği yok diye…
Ağzı olan konuşuyor.
Konuşuyor da, boş konuşuyor.
Hele de seçim zamanı…
Kusurlar birken, iki.
Üçken, dört oluyor.
O zamanda meydan siyasilere kalıyor.
Hayatım boyunca tenkitlerimi hep alternatifle sunarak yapmışımdır.
Birine, ‘Bunu neden yapmadın’ diye sorarken,
Ya nasıl yapacağını söyleyeceksiniz.
Ya da yaptığının yanlış olduğunu düşünüyorsanız alternatifini söyleyeceksiniz.
Bunu yapmıyorsanız sadece laf ola beri gele tarzı konuşmuş olursunuz.
Şimdilerde belediye başkanlıklarına aday olanların talip oldukları belediyenin mevcut başkanlarına yaptıkları eleştirileri izliyorum.
Eleştiri elbette bir hak.
Hele içi doluysa…
Bir belediye başkanı geçmiş dönemi için nasıl eleştirilir?
Dönem başında verdiği vaatler üzerinden olabilir.
Belediyesinin beş yıllık bütçesini değerlendirmesi üzerinden olabilir.
Yapmadı, etmedi demek yetmez.
O yapmadı veya yapamadıysa aynı imkanlarla siz neyi yapardınız da ortaya koymanız gerekir.
Nihayetinde belediyelerin, özellikle de ilçe belediyelerinin bütçeleri belli.
Oldukça da kısıtlı.
Birçoğu işçi, memur maaşlarını ödemekte bile zorlandı geçen dönem.
Kaldı ki göze hoş gelecek yatırım yapabilsinler.
Ben dönemler boyunca böyle söylemleri çok duydum.
Bu tür konuşmaları yapanlar sanıyorlar ki, başkanlık makamına eriştiklerinde sınırsız bir zaman dilimine sahipler.
Oysa beş yıllar çabuk geçiyor.
Birde bakıyorlar ki seçim kapıya dayanmış.
Yapmayı düşünüp, taahhüt ettikleri birçok şey için fırsat bulamadıkları gibi imkânda yaratamamışlar.
Dolayısıyla bu siyasete soyunan herkes için geçerli.
Unutmamak gerekir ki;
Dün ona olan, yarın sana olacak.
O nedenle salt siyaset yapmak için geçmiş dönemi eleştirmek prim yapmaz.
Yapmadığı gibi geleceği de ipotek altına alır.