SİYASET karın doyurmuyor.
Hayatın hiçbir döneminde de doyurduğuna rastlamadım.
Birileri yukarıda koltuk kavgası yapıyor.
Zavallı vatandaş da aşağıda ağzını açmış bana ne damlayacak diye bakıyor.
Damlayacak derken, birileri limon sıkacak lokma lokma ekmek dağıtacak demiyorum ha!
Bizim dünya gerçeklerini unutarak siyasetçilerin peşine düşen halkımızın ortak zafiyetidir.
Sanırlar ki destekledikleri seçildiğinde refah içinde olacaklar.
Evlerine giren ekmek artacak.
Cebindeki para çoğalacak.
Piyasa ucuzlayıp alım gücü artacak.
Oysa düşünmezler ki bir ülkenin refahı ancak üretim gücünün artmasıyla mümkündür.
Bizimki gibi dış sermayeye bağımlı,
Tüketmeye alışmış,
Dış sermeye ile üretim yapabilen toplumlarda kim gelirse gelsin değişen bir şey olmaz.
Aslında değişirde, sistemin başına gelenin ameli uzun vadede de olsa halkın alım gücünü arttıracak,
Üretimi yerele indirgeyecek,
Üreteni destekleyecek,
İçe, dışa güven verecek bir politika peşinde olursa!
Bizde öyle mi?
Elbette değil.
Bütün politikalar…
Bütün söylemler seçimi kazanmaya yönelik.
Kazanalım da ne olursa olsun misali.
Dilin kemiği yok.
At, tutsun.
Söyle yerini bulsun.
Bakın piyasaya!
Aday adayı enflasyonu var.
Hangisinden yukarıdaki beklentilere dair bir söylem, söz işittiniz.
Sizi ne kadar çok sevdiklerini söylerler.
Desteğinizi beklediklerinizi de…
Peki, nasıl yaşadığınızı…
Geleceğe nasıl karamsar baktığınızı…
Kendiniz için çocuklarınız için ne kadar endişeli olduğunuzun farkındalar mı?
Biz seçelim, bizim partimiz kazansın diye çıkmışsanız yola…
Hala aynı kafadaysanız,
Daha çok beklerseniz çok!
Halbuki siyasetçiden bekleyeceğiniz de, söylemesini istediğiniz şey de aynı olmalıdır.
Bırakın laf salatasını…
Bırakın boş söylemleri…
Biraz bizi düşünün…
Geleceğimizi düşünün…
Ekmeğimizi düşünün…
Belki biraz izana gelip bulunacağız mevkide üretime yönelik nasıl bir kazanç sağlayacağınızı da düşünürsünüz.
Tabi ameliniz, fikriniz, ufkunuz bu ise!