PARANIN gücü sahibinin sesinin yüksek çıkmasına ve istediklerini yapmasına cevaz veriyor.
Kimsenin mal varlığında, kazancında gözümüz yok…
Allah çalışana, hak edene daha çok versin.
Ama kazanırken etrafına zarar vermeyeceksin.
Çevrendeki insanların hayatını yaşanılır olmaktan çıkarmayacaksın.
Doğaya, insan saygılı olacaksın…
Sen girdiğin yerlerde varlığını artırırken, orayı mesken tutmuş, hayatını adamış ve geleceğini oraya bağlamış insanların yaşam hakkına helal getirmeyeceksin.
Böylelikle hem sen kazanıp işini, gücünü geliştireceksin.
Hem de geçmişteki ve gelecekti yaşamını o yöreye adamış insanların ağzının tadını kaçırmayacaksın.
Şahin Dağları’nda yaşayanların feryadı, durumu böyle olmadığını gösteriyor.
Bölgeden çıkan birçok kaynak suyu birleşerek Mert Irmağı’nı oluşturuyor.
O da nihai olarak Karadeniz’e dökülüyor.
Yatağından döküldüğü noktaya kadar geçtiği yerlerden sularına ne ilave edilmişse, denizimize onu taşıyor.
İşte sıkıntı da burada başlıyor.
Çünkü Şahin Dağları’nda yürütülen çalışmalar kapsamında açılan sondaj kuyularından birinde siyanürlü su çıkıyor.
Bu nedenle birçok kümes hayvanının telef olduğu iddia ediliyor.
Hatta bir vatandaşımız Mustafa Sarı, 3 gün önce 30 tavuk ve ördeğinin Mert Irmağı’ndan içtiği su nedeniyle öldüğünü söylüyor.
Önce bir anlam verememiş ama sonra bölgedeki maden şirketinin açtığı sondaj kuyusundan çıkan su nedeniyle hayvanlarının öldüğünü ilişkilendirdiğini söylüyor.
Hatta şirket sondaj vurup, artezyene ulaştığında bölgedeki vatandaşlar suyu, köyün içme suyu hattına bağlamak istemişler.
Ama şirket yetkilileri suda ağır metaller olduğunu belirterek bunun mümkün olmadığını söylemişler.
Sonrasında kuyudaki su giderek azalmış.
Çünkü su, yolunu bularak Mert Irmağı’na ulaşmış.
Onunla beraber içindeki siyanür de…
Yani, vatandaşın iddiasına göre onlar kazanırken, biz;
‘SUYA-NÜR’leniyoruz!