VİRÜSÜN hızla yayıldığı ve arzu edilen sonuçlarda hala istenilen noktaya ulaşılamadığı bir gerçek.
Avrupa’da birçok ülkede sokağa çıkma yasağı kararları peş peşe alınıyor.
Güneyimizde virüsü dünyaya yaydı ithamıyla anılan İsrail’de de aynı yasak yürürlükte.
Virüsün ilk çıkış noktası olan Çin’deki Wuhan Bölgesi’nde de sokağa çıkma yasağı disiplin içinde uygulanmış ve sonuçlarını almışlardı.
Wuhan’da artık halk sokağa çıkabiliyor.
Bizde ise herkesin, ‘kendi olağanüstü halini’ uygulaması bekleniyor.
Bunu söyleyen yetkili ağızlar, saf değiller.
Bazı bilgi sahibi insanlarımız, bunun sadece ülkemizin ekonomik gücü çerçevesinde alınmadığını yüksek sesle söylüyor.
Şu ana kadar bu düşünceye bir itiraz gelmediği bir gerçek.
Ayrıca biz sopayı görmeden hizaya gelecek bir millet değiliz.
Bakın çok uzağa gitmiyorum dün Samsun sokaklarından pazar ve pazartesi günlerine ait fotoğraflar yayınlandı.
Pazar ile pazartesi, siyah ile beyaz gibi…
Pazar günü evine çekilmiş gibi görünen Samsunlu, pazartesi yayından boşalmış gibi sokaklardaydı.
Bunu kınamak için söylemiyorum.
Çünkü aralarında yaşayan bir birey olarak halkın gerçeklerini biliyorum.
Bakın sokakları yasaklayan Amerika, kişi başı her Amerikalı’ya 2 bin dolarlık çek gönderiyor.
Almanya yapıyor…
Bizim yardım gönderdiğimiz İspanya yapıyor…
İtalya yapıyor…
Biz ne yapıyoruz?
Halktan maddi bağış istiyoruz.
Sokağa çıkmış 10 kişiye sorun bu soruya cevabı, “Olsa dükkân senin!” der.
Şimdi her gün sepetine doldurduğu simitleri satarak evine ekmek parası götürme gayreti içinde olan simitçiye nasıl ‘evinde otur’ diyeceksiniz?
Gündelik işçiye, inşaatlarda çalışan emekçiye, temizlikçiye, hamala, kavşaklarda mendil satan zavallılara nasıl ‘evinde otur’ diyeceksiniz?
Yurdum insanı ülkesini sever.
Fedakârdır…
Cefakardır…
Gün gelir aç da kalır.
Ama siz onun karnını doyurmadan, cebine üç-beş kuruş sıkıştırmadan üstelikte elini cebin at diyecek olursanız söyleyin evinde nasıl oturtacaksınız?