KORONA konusunda hiçbir mazeretimiz yok şehir olarak…
Vaka sayılarında yaşanan virüsü patlama noktasına getirip, ‘mutant’ adını almasına sebep olan mikrobun seyir defteri mi?
Değil elbette…
Siz bütün uyarılara kulak tıkar, hiçbir şey yokmuş gibi davranışlarınızı kısıtlamadan pervasızca yaşamaya devam ederseniz, sonucun başka türlü olması mümkün değil.
Türkiye’nin utanç haritasında yer almak, bu kente yakışıyor mu?
Kıpkırmızı olduk haritada ama yüzümüz hiç kızarmadı.
Sonuç; herkes güle oynaya dolaşma hakkını elde ederken biz yine yasaklara takıldık.
İşi, gücü olmayanlara, evinde oturmaktan başka gailesi olmayanları bir kenara bırakalım, çalışmak ve evine ekmek götürmek için kepenk açmak mecburiyetinde olan esnafa, seyyara, pazarcıya yazık değil mi?
Kendim ettim, kendim buldum deyip, şikayete hakkımız yok.
Buraya kadar çuvaldızı kendimize batırıyorum ama bazı tedbirleri alırken kentin gerçeklerini bir kenara bırakmamak gereğini de görmemiz gerekiyor.
Rakamlar ayyuka çıkıp, Samsun kırmızıya boyanınca Valimiz Sayın Zülkif Dağlı’nın bazı cadde ve meydanlara girişi yasaklama talimatının ortaya çıkardığı tablo konuşuluyor bugünlerde…
Tedbire asla hayır demiyorum.
Ama bu kentin fiziki konuşlanmasını ve ana arter bağlantılarını da gözden uzak tutmamak kaydı ile…
Bir resim gördüm.
Sanki vesika ile alışveriş edecek insanların oluşturduğu kuyruk gibiydi.
Mecidiye Caddesi’nin iki başında vatandaşlar HES kuyruğunda…
Haber, “Bankalar, Kasaplar, İstiklal caddeleri ile meydanlarda adım atacak yer kalmamış” diyor.
Topu topu iki buçuk meydana sahibiz kent merkezinde.
Mecidiye, Bankalar ve İstiklal Caddeleri ise, bu kentin doğu-batı istikametinde ulaşım arterleridir.
Dolayısıyla bu caddeleri tamamen veya kısmen kapatırken önemli aksaklıkların yaşanacağını öngörmemek mümkün değildir.
Bugün oralarda yaşanan sıkıntı, bu nedenledir.
Bu kadar yoğun insan sirkülasyonunun yaşandığı ve geçiş noktası olan caddelerde alınacak ve geçerli kılınacak önlemler çok katı olursa, sonuçları da o kadar çözümsüz olur.
Tedbir şart mı?
Şart!
Ama bir an önce insanımızın hassasiyetlerini en yüksek noktaya çıkartacak toplumsal bilinci arttırma çalışmalarına çok daha fazla önem ve öncelik vermemiz gerekiyor.
Eğitimli insana bazı şeyleri anlatma ve kabul ettirmenin daha kolay olacağı düşüncesinden hareket ederek…