SİYASETbazen kastı aşan ifadeleri insan bedenine istemsiz olarak yapıştırabiliyor.
Hele hele seçim dönemimde seçmene cazip ve şirin gelecek söylemler siyasetçiler tarafından tercih nedeni oluyor.
Hakaret içermeyen…
Seviyeyi düşürmeyen...
Belki biraz da mizah saklı masum cümlecikleri hepimiz hoş görebiliriz.
Seçimdir deriz.
Seçilme telaşı ve heyecanı deriz.
Belki‘dil sürçtü’ deriz.
Es geçeriz.
Bakın en tepedeki siyasetçilerin bile bu tür gaflara esir düştüğüne şahit olabiliyoruz.
Ama madalyonun bir de öteki yüzü var.
Toplum önüne çıkmış, toplum hizmetine talip olmuş insanların dikkat etmesi gereken şeyler var.
Çok düşünecek…
Az konuşacak…
Diline sahip çıkacaksın!
Söz bir kez ağızdan çıktığı zaman geri dönüşü mümkün olmuyor.
Yerine ne koyarsanız koyun, hiçbir şey eski haline dönmüyor.
Ve sonuçta söylemleriniz sizi esir alıyor.
Genelde bu izlenimi kaybetmek biraz daha kolaydır belki ama yerelde izleri derin olur.
Geçtiğimiz günlerde 19 Mayıs ilçemizde yeniden belediye başkanı seçilen Osman Topaloğlu’nun, “Oy vermeyene hizmette yok”mealindeki sözlerini okudum basında.
Böyle bir söyleme itibar etmek mümkün değil.
Umarım doğru değildir.
Sayın Topaloğlu’nu bir sohbetim olmasa da tanıyorum elbette.
Düzgün bir görünüşü var.
Onu kendisi yapan 19 Mayıs halkı arasında ayırım yapmak yakışmaz.
Bu söylemi düzeltti mi bilemiyorum.
Ama sayın başkana yakışan “Bana oy verene de vermeyene de aynı mesafede ve eşit hizmet anlayışına sahibim”söylemine yapışmasıdır.