BELKİ erken ama insanın sahada da bir şey seyredesi geliyor..
Rakip geçen seneden beri transfer tahtası kapalı bir Kayserispor..
Bunun tek avantajı var.
O da bir arada oynayan takımın oyuncuların birbirini tanımaları ve oyun alışkanlıkları..
Yoksa dışarıdan baktığınızda iki takımı birbirinden üstün kılacak bir özellik ve farklılıkları yok..
Kayserispor’un tek avantajı ev sahibi olması ve taraftar üstünlüğü..
Samsunspor, içeride dışarıda hocasının oyun ezberini bozmadan sahada ye alıyor.
Kendi hücuma çıkarken 3-5-2, atakları karşılarken 5-3-2 dızilişine sadık kalıyor..
Elbette sayılara takılmıyorum ama her geçen hafta bir oyun anlayışı veya farklılık görmek istiyorsunuz.
Samsunspor’da henüz olmayan bu.
Kendini arayan bir takım görüntüsünde..
Böyle olunca yapılması gereken sahada olan oyuncuların bireysel özelliklerine göre ve futbolun basit kurallarına göre bir oyun kurgulamak..
Bunu da şimdilik yapamıyor.
İleride santrafor görevi yapan Marius atletik ve çabuk bir oyuncu.
Defans arasına atılacak toplarda etkili olacak bir özelliğe sahip.
Ama onu bu toplarla buluşturacak bir oyun aklı ve düşünce yok..
İlk yarıda Fofana’nın getirip, ortaladığı bir top vardı, o da gol oldu..
Yenilen her iki golde de Samsunspor takımı gölge markajı yapar gibi..
Herkes topun etrafında ama topla buluşacak oyunculara bire bir markaj uygulayan yok.
Bunu yapmayınca da golü kalenizde görüyorsunuz..
Açıkçası bu kadro, bu haliyle çok umut vermiyor.
Transfer sezonu kapanmadan bir playmaker türü orta saha ve santrofor sanırın yetkili olanların gündeminde..
Yoksa görüyorsunuz imkansızlılar içerisinde mücadele eden Kayserispor’dan bile puan kopartacak güç ve enerji yok sahada.
Büyük umutlarla Galatasaray’dan alınan kaleci Orkun dahil, Emre ve Taylan henüz istenilen kıvamda değiller.
Bu arada sakatlanıp çıkan Taylan’ın sakatlığının çok ciddi olmamasını diliyorum.
Doksan dakikanın sonucundan alınacak çok ders var..
Tabi umut tacirliği yapmadan gereken ders ve önlemler alınabilirse.