HAYATIN içinde var olan bir duygu.
Hepimizin istemesek de aman zaman yaşadığı…
Umutsuzluk!
Yaşamak ister miyiz?
Kim ister?
Ne ben!
Ne siz!
Ne kimse!
İşte böyle düşündürdü seyrettiğimde…
Oysa sadece bir filmdi sadece.
‘Benim hiç ailem olmadı.
Babam ben hiç sevmedi.
Bir tek abim severdi beni.
O da öldü.
Hep yalnız bırakıldım.
Ve kimse beni anlamaya çalışmadı.
İtildim, dışlandım.
Ama hiç pes etmedim.
Beni kararlı kılan ve hayata bağlayan umudumdu” diyordu.
Hepimizin böyle günleri olmuştur.
Zor günlerde vazgeçmeyi düşündüğümüz olmadı mı hiç?
Ümitsizliğe kapılıp, bazen kendimize olan güveni yitirmedik mi?
Oysa inanmaya devam etmeliyiz bu hayatta.
Bilmeliyiz ki imkansızı olur kılan inancımızdır.
İnancı var kılan ise geleceğe bağlılığımız.
Anladım ki, umut.
Hayatın ta kendisi ve ona bağlanmaktan geçiyordu.
Umutsuzluk kader değildi yani!
Yeter ki siz hayata bağlanmaya ve…
İnanmayanları ona bağlamaya çalışın.
Göreceksiniz umutsuzluk umuda yenilecektir.
Ne diyorsunuz?
Ne mutlu edecek sizi?
Hala, umutsuzluk mu?
Bence bırakın kalbiniz işini yapsın.
Umutsuzluk umudunu yitirenlere kalsın.