YARIN Samsunlular olarak sandığa gideceğiz.
“Gideceğiz” diyorum zira herkesin vatandaşlık bilinciyle demokrasini gereği olan görevini yapmak için oyunu kullanacağını düşünüyorum.
Yaklaşık üç aydır adayların belirlenmesi ile beraber hareketli bir döneme girdik.
Adaylar kendilerini tanıtan, yapacaklarını anlatan seçim çalışmaları ile girdiler vatandaşın içine...
Genelde sakin bir seçim dönemi geçirdik.
Bir-iki ufak tefek sataşmanın dışında adaylar arasında gerginliğe yol açacak tavırlar olmadı.
Bu anlamda sağduyulu davranan yerel siyasetçilerimizi kutlamak lazım.
Nihayetinde bir beş yıl için belediyeleri yönetecek ve halka hizmet verecek belediye başkanlarını seçeceğiz.
İnanın çok şey duyduk ve şahit olduk süreç boyunca.
Bunları konuşmanın yeri ve zamanı değil.
Zira yangından mal kaçırır gibi son zarlarını atanların kirli çabaları da vardı.
Kimi yutuldu…
Kimine uyanılıp, mani olundu.
Bazılarının bedenlerinde yer etmiş tuhaf ve zararlı alışkanlıklarından vazgeçememelerini yadırgadık mı?
Yadırgamadık!
“Son nefeste ne vurursam kardır” düşüklüğü içinde olanlara fark edildiğinde geçit vermeyen iradeler vardı...
Görünen yüzleriyle el üstünde tutulanların görünmeyen yüzleri çabuk fark edildi.
Allah bu memleketi gerçekten seviyor ve koruyor bazen.
Zaman içinde her şeyi konuşacak anlar mutlaka gelecektir.
İşte o zaman bizde duyduklarımızı, bildiklerimizi sizlerle paylaşacağız.
Şimdi iyi şeyler konuşmak lazım.
Yarınlardan, insanlardan umutlu olmak lazım.
Bu ülke, bu kent bizim.
Dün yine aynı gök kubbe altında nasıl beraber olmayı, yaşamayı becerebildiysek, yarın da aynı hasletleri yaşatabilmek için gayret sarf etmemiz lazım.
Kime, hangi partiye sempati duyuyor olursanız olun.
Oyunuzun rengi ne ve kime destek verirseniz verin.
Unutmayın ki, yarın yine o gök kubbe altında beraber yaşayacağız.
Biz dostuz, arkadaşız, kardeşiz…
Aynı düşünmemek bizi bizden etmemeli.
Aksine bütünleştirmeli.
Gelin 1 Nisan’dan itibaren yine kardeş.
Yine arkadaş.
Yine dost kalalım…
Zor değil başarmak.
Uzatın ellerinizi birbirinize, yeter.