BİLMEDİĞİMİZ konularda konuşmaya, ahkam kesmeye bayılıyoruz.
Televizyonlarda konuşulanlardan edinilen yarım yamalak bilgilerle kamuoyunu yönlendirmek yeni bir yanlışa imza atmak demek.
Son günlerde nereye gitsem, yapıların sağlamlığı ve kontrol mekanizması hakkındaki sorulara muhatap oluyorum.
İnsanların öğrenmek istemesi güzel ve doğru olanı...
Bana sorulan soruları da mesleki bilgim ölçeğinde cevaplamaya çalışıyorum.
İnşaat mühendisi olmam bu alanda her konuya vakıf olmam anlamına gelmiyor elbette.
Genel bilgilerim ışığında sorulara cevaplamaya ve soru sahiplerini aydınlatmaya çalışıyorum.
En çok konuşulan;
Yıkılan yapılar ve yıkım nedenleri.
Bu soruyu gördüğümüz enkazlara yüzeysel bakıp cevaplamak yanıltıcı olabilir.
Zira bir binanın yıkılmasında birçok neden olabilir.
Önce zemin…
Daha mimari proje aşamasında yapılan zemin etütleri ile binanın temel hesaplarına giriliyor.
Sağlam zeminin görünen yüzeyin ne kadar altında olduğu öncelikle bu ölçüm ile belirleniyor.
Sonrasında bina temelin nasıl yapılacağı tespit ediliyor. (Münferit temel, mütemadi temel, radyal temel ve fore kazıklı temel)
Hangisi ile yapılacağı bina zemini ve temel derinliği ile ilgili…
Sonrasında da statik hesapların devamı ile kolon, kiriş ve tabliye donatıları inşaat mühendislerinin projelendirilmesiyle netlik kazanıyor.
Projenin doğru yapılması, binanın yapımının doğru olduğunu göstermiyor.
Demiri döşeyen demircinin herhangi bir ihmali bile bir bina için yıkım nedeni olabiliyor.
Döşenmiş demir üzerine beton dökmek ise ayrı bir dikkate değer husus.
Zira beton firmalarından kategorilerine göre ısmarlanmış beton yapı önüne doğru karışım ile gelmiş olsa bile deprem yönetmeliğine göre donatı aralarının dar olması nedeniyle betonu döken kalfanın akışkanlığı sağlamak için betonu sulandırması bile bina için ayrı bir zafiyet.
Tabii tüm bu işlemler sırasında kontrol mekanizmasını unutmamak gerek.
Belediye, şantiye şefi, yapı denetim sıralamasında görevine layıkıyla yerine getirecek teknik adamların yanlışa müsaade edeceklerini düşünmek istemiyorum bile...
Bir de yapı denetim firmalarının satın alınarak denetim zafiyeti yaratıldı iddiası var ki…
Bugünkü işleyişe bu biraz zor.
Zira bir inşaatı istediğiniz yapı denetim firmasına denetletemiyorsunuz.
Çevre Şehircilik Müdürlüğü bunu bir sıra dahilinde yapıyor ve sıra hangi firmadaysa onu denetlemekle görevlendiriyor.
Yani öyle ortaya bir laf atayım, tutara tutsunla bu işler yürümüyor.
Demiyorum ki her iş layıkıyla yapılıyor ama yapılmayana da kara çalmak yakışmıyor.