HAFTA sonu sosyal hayatımda çok önemli yer kaplayan dört dostumu ağırladım evimde…
Gazetede günümüzün önemli bir bölümünü paylaştığım kardeşlerim Hayati Kaynar, Akın Özgün, Hepsi Jet Bölge Müdürü Tarkan Aktaş ve kentimizin en başarılı müteahhitlerinden Mahmut Baran.
Gecenin neredeyse tamamında konumuz deprem.
Depremde yapılanlar, yapılamayanlar…
Okuduklarımız…
Seyrettiklerimiz…
Orayı bizzat mahallinde yaşayanlardan dinlediklerimiz…
Ülkemiz…
Geleceğimiz...
Her birimizin söyleyeceği çok şey vardı.
Söyledik de…
En önemlisi birbirimizi can kulağıyla dinledik.
Mahmut Baran’ın depremde zarar görüp, kentimize gelen vatandaşlar için yaptıklarını, onların ihtiyaçlarını karşılamak için gönüllü olmaları için hemşerilerimize yaptığı çağrıyı duymuştum.
O gece canlı olarak birde ondan dinledik.
40 aile için, 40 daire kiralamış şahsi çabasıyla.
İçerini dayamış, döşemiş.
40 daire demek, her biri için her türlü gereksinimi karşılayacak eşya donanımı ve kira bedeli demek.
Eşya konusunda kimseye mudara etmeyecek gelir düzeyinde olduğunu biliyorum.
Geriye ne kalıyor?
Kira bedelleri…
Ve bu konuda mülk sahiplerinden gereken sağduyu ve anlayış.
Bunu görebilmiş mi?
Maalesef hayır!
İlk daireler için 2 bin 500, 3 bin liradan başlayan kira bedelleri aile sayısı arttıkça yukarılara doğru( 6-8-10 bin) tırmanmışta, tırmanmış.
Yani zaman içinde sağduyu kendini açgözlülüğe ve daha çok kazanç isteğine bırakmış.
Hep, üzülüyoruz diyoruz…
Hep, depreme muhatap olanlar için, ‘Allah yardımcıları olsun’ diyoruz.
Ama iş yardıma gelince iyi niyet sahiplerini tenzih ediyorum, cebimize bakıyoruz.
Böyle yapmakla hem insani duygularımızı yitirmiş, hem de Mahmut Baran gibi gönüllü yardımsever olmaya talip insanlarımızın da şevkini kırmış olmuyor muyuz?
Mülk sahiplerine giydiriyorsunuz . Mahmut Baran yaptığı daireleri kaç milyona satıyor , bilmemiş olamazsınız? 40 daire kirası onun zekatı bile değil.