HATIRLAR MISINIZ, bir zamanların önemli bir komedi dizisi idi; ‘Yasaklar.’
Televizyonunuzu açarsınız, karşınızda yasaklar…
Radyonuzu açarsınız, karşınızda yasaklar…
Gazetenizi okursunuz, karşınızda yasaklar…
Rahmetli Zeki Alasya ve partneri Metin Akpınar, ne kadarda güzel hicvederlerdi yasakları…
Televizyonda hangi gün yayınlanırdı hatırlamıyorum ama o günü iple çekerdik.
Tabii o köprünün altından çok sular geçti.
Şimdi bırakın yasakları, istenilmeyen sonuçları bile konuşmak yasak.
Arzu edilen bir şey midir bu?
Elbette değildir.
Demokrasini olduğu ve özgürlüklerin savunulduğu bir ülkede, yasakların tartışılıyor olması bile zül gelebilir.
Bir ferdin kendisini üzen,
Cebini üzen,
Geleceğini etkileyen herhangi bir gelişme karşısında fikrini varsa üzüntüsünü veya sevincini beyan etmesi neden yasak olsun ki?
Yani, yasaklamalarla sorunlar çözüm buluyorsa hepimiz evet diyelim…
Bir sorunun halli için çözüm şıkkıdır, diyelim…
Bu yasakla hayatımız güzelleşecek diyelim…
Hangi türden olursa olsun, önümüze gelen yasaklara olur verelim.
Verelim de olmuyor işte…
Sonuca gidilemiyor.
Hal böyle olunca, eli kalem tutan birileri de halkın yaşadığı sorunları, hayatına üzüntü ve onarılmaz hasarlar veren kabulleri ön plana çıkartıyor ve diyor ki;
Yasaklarla işler, sorunlar çözülecekse gelin,
Mazota,
Benzine,
Doğal gaza,
Elektriğe,
Gıda maddelerine zam yapılamasına da yasak getirelim.
Hatta bugün ev sahibi olmayanların en çok belini büken sorun olan fahiş kira artışlarına da yasak getirelim ve etkin olarak denetleyelim.
Genelinde yasaklarla konuşmak hiç hoş değil belki ama…
Bu yasaklara hayır diyecek kişi de çıkmaz gari!