KENTİN gündemini uzun süre meşgul eden bir konuydu…
Hayatının dörtte üçünü sahilde geçiren biri olarak beni de o kesimde oturanları da çok rahatsız ediyordu.
Rahatsızlığın nedeni, kanalizasyon tık sularının deşarj eden terfi merkezlerinde bu işlem nedeniyle hasıl olan koku idi.
Nedeni bulununca, çaresi de bulundu.
Benim bildiğim öncelikle bir önceki dönemde Golf Sahası’na yakın olan terfi merkezi için bir ihale yapıldı.
Bu kimyasal bir madde ile kokuyu absorbe etme işi idi.
Alınacak sonuca göre sırayla tüm terfilerde aynı işlem uygulanacaktı.
Türkiye gibi Samsun’da da gündem hızla değişince, birde araya seçim girince bu sıkıntı da rafa kalkmış oldu.
Yani bugünlerde Mert Irmağı’ndan koku geliyor şikâyetinin nendi yeni değil.
Eski ve bilinen bir konu.
Dolayısıyla Başkan Mustafa Demir’in sorunun çözümü konusunda bilinçli ve enerjik olması doğal.
Tabi arzulanan şikayetlerin sadece en çok yapıldığı yerde değil tüm terfi merkezlerinde toptan çözülmesi...
SAMSUNLULUK MESELESİNE GELİNCE...
BU kimliği en çok sahiplenenlerden biri olarak şunu söylemeliyim.
Samsun çok eski tarihten beri göç alan bir şehir.
Nüfusunun yüzde 60’ı da Doğu Karadeniz kökenli.
Dolayısıyla Rize, Artvin, Trabzon, Giresun, Ordu kökenli kardeşlerimizin bir çoğunluk algısı yaratması normal.
Burada önemli olan insanların nerede doğup, nereden geldikleri değil.
Yaşadıkları kent samsun için ortaya koydukları gayret ve enerji.
Nihayetinde gelip bizden avanta para alıp yiyip, içip keyif sürmüyorlar.
İş yerleri var.
Çalışıyorlar…
İstihdam yaratıyorlar…
Kent ekonomisine katkı sağlıyorlar.
Belli mevkilere gelme imkanına sahip oluyorlar.
Bu nedenle insanları bu Rizeli, bu Trabzonlu falan diye etiketleyip Samsun’a hizmet etmezler yaftasını yapıştırmak yanlış.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir içinde aynı şey geçerli.
Siyaset öncesi ve sonrası işyerlerine sahip.
Burada kazanıp, burada yaşamış.
“Trabzon doğumlu diye kente hizmet etmez!” anlayışına katılmam.
Her şeyin yeri, zamanı var.
Belediye başkanlığı dönemi biter.
Beş yılını masaya yatırıp, hizmetinin yeterli olup olmadığını tartışırız.
Bu da kent insanı olarak bizim hakkımız.