KLAVYENİN tuşları gibi yıllar.
Her tuşa sanki bir günü,
Bir ayı,
Bir yılı bırakıyor anında maziye…
İyiye sevinemeden…
Kötüye üzülemeden…
Bir başlıyor.
Bir bitiyor.
Biten yıllar mı diye sormaya gerek var mı?
Ömür bitiyor.
Bitmeyen sadece umutlar.
Yılın son günü bayatlayan, geçmişte kalan umutlarımız yeni yılın ilk günüyle yeniden uyanıyor.
Hayatın doğal işleyişi değil mi bu?
Hayat anı yaşamak…
Gelecek ise umutları…
Bu küçük ama çapı engin beklenti içinde uzuyor rüyalarımız.
Bugün, yarın diyerek ekliyoruz günleri tespih dizelerine…
Çekiyor, çekiyor tüketiyoruz.
Başa sarıyoruz sonra yeniden.
Solan umutlarla durgunlaşan bakışlar yeni bir tazeliğe, başlangıca terk ediyor yerini…
Dün gece yok muydu umutlarınız?
Yeni dilekleriniz olmadı mı?
Kimimiz sağlık diledik.
Kimimiz iş.
Kimimiz para.
Olur, olmaz bilemem.
Öncelik insan olmak ama!
Bir işe yaramak.
Bir yarayı kaşımak.
Toplum içinde saygın, aranılır olmak.
Karalar bağlamış yürekleri aydınlatmak.
Feri çökmüş gözleri umutla buluşturmak.
Ne kadar çok beklentimiz var değil mi, geleceğe dair.
İnsan olmanın farkı işte.
Ben, sen…
Siz, o…
Onlar…
Milyonlarca insanlar…
Umutlarını yeni bir yıla bağlamışlar…
Hiçbir şeyiz tek başına.
Birleştirin ellerinizi.
Dayayın sırtlarınızı birbirinize ve,
Çoğaltın düşlerinizi mutlu bir geleceğe…
Sağlıklı,
Huzurlu,
Mutlu yıllar hepinize…