SEÇİM startının verildiği günlerdeyiz.
Siyasi partilerin,
Aday adaylarının,
Daimi taliplilerin boy göstermeye başladığı günler.
Herkes aday olmak ister.
Herkes hizmet payından nasibini almak ister.
Demokratik bir haktır elbette.
Ama önce demokratik temayüllerle gelmek gerek.
Birilerinin güdümüyle…
Zoraki kabullerle…
Partilerin üst kademe tercihleriyle gelmeye çalışanlar, halk nezdinde çok kabul görmeyeceklerdir.
En azından ben böyle umuyorum.
Kişi önce kendini bilecek.
Kişi derken,
Talip olduğu makama yaşı, bilgisi, deneyimi ve ihtisası ile hazır olması gerekenleri kast ediyorum.
Yoksa her seçim döneminde nöbetçi adaylar değil öne çıkmasını beklediklerim…
Ülke genelindeki tercihlere diyecek bir şey yok.
Ben önce kendi kapımın önüne bakıyorum.
Kendi kentimin tercihleri zaten bütün ülkeyi temsil ediyor.
İşte onun için diyorum ki;
Samsun halkı kimsenin koruyucusu, onay makamı değildir.
Liyakatli,
İhtisas sahibi,
Kent geçmişi, deneyimi ve becerili tescilli adayları beklemektedir bu halk.
Bir ömür boyu siyaseti meslek haline getirmiş olanlar değil beklediklerimiz.
O nedenle geçen gün, ‘Bitpazarına artık nur yağmıyor’ diye yazdım.
Bu kente hizmet edecek kalitede,
Bilgi ve beceri sahibi nice yürekler var.
Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ün akıllarda kalan deyişinde olduğu gibi;
‘Bu ülkeyi esenliğe çıkartacak evlatları analar doğurdular. Bize düşecek olan görev, her neredelerse onları bulup, çıkartıp göreve getirmek’ olmalıdır.
O nedenle kimse kendisini vazgeçilmez addetmemeli.
İyinin, iyisi her zaman vardır.
Aramadan,
Görmeden,
Denemeden daha iyiyi ve kaliteyi bulmanız mümkün değildir.
İşte salt bu nedenle bile siyaset sahnesinde yeni yüzlere ihtiyaç vardır.
Yıpranmamış,
Genç,
Bilgi ve birikimleri tescillenmiş.
Hizmet aşkı ile dolu yüzler ve yürekler.