Bir zamanlar Ajda Pekkan söylerdi.
“Temmuz, Ağustos, Eylül her mevsimde durma gül
Hayat inan çok kısa belki çıkmayız yaza
Hayat inan çok kısa belki çıkmayız yaza
Boş vermişim, boş vermişim, boş vermişim dünyaya
Ağlamak istemiyorsan sen de boş ver dünyaya
Ağlamak istemiyorsan sen de boş ver dünyaya
Ağlamak istemiyorsan sen de boş ver dünyaya” diye devam eder.
O zamanlar sevmezdim, şimdilerde aklımdan çıkmıyor.
Dünyaya boş vermek güzel bir duygu olsa gerek.
Boş vermek ya da bir başka ifadeyle hiçbir şeyi umursamamak.
Hayat pahalılığı mı, geçim sıkıntısı mı? Emekli maaşının yetmemesi mi? Yahut enflasyon mu?
Çaresizliğimizi yüzümüze vurmanın âlemi ne?
Hazır atasözümüz de var “elle gelen düğün bayram” der geçeriz.
Birilerinin yüklenmediği sorumluluğu ben niye yükleneceğim ki?
Sorumluların sorumluklarında kaçtığı ve işin daha kötüsü insanların kendi kaderine razı olduğu bir ülkede bana ne oluyor sana ne oluyor?
Sen de bak keyfine, ben öyle yapacağım.
Keyfime bakacağım.