Glutatyon, vücudumuzun kendi doğal maddesi yani, doğal savunma güçlerimizden biridir. Bu güçlü antioksidan bizi serbest radikal saldırılarından ve ağır metaller gibi toksit etkilerden koruyan, paslanıp yaşlanmamıza engel olmaya çalışan bir savaşçıdır. Fakat modern yaşamda ister istemez maruz kaldığımız toksinler, serbest radikalleri üretir. Sindirim sistemi faaliyetleri sırasında hücrelere zarar veren bu zararlı moleküller meydana gelir.
Vücut yaşlandıkça glutatyon üretimi azalır ve toksin deposu haline gelen vücut glutatyona daha fazla ihtiyaç duyar.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli iki sorun var; birincisi vücutta glutatyonun artırılması, ikincisi ise glutatyonun azalmasına yol açan toksinlerden arındırılmasıdır. Bu sorunlar halledilmediği taktirde, yani vücutta glutatyon azaldıkça;
* Bağışıklık sistemi zayıflar.
* Hücre çoğalması kontrolden çıkar (kanser ihtimali artar).
* Enfeksiyon ve iltihaplanma sıklaşır.
* Detoks sistemi iflas eder ve bedenimiz toksin çöplüğüne dönüşür.
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki, glutatyon; Glutamik asit, Glisin ve Sistein aminoasitlerinden oluşan bir Tripeptit'tir. Fakat burada asıl ana madde Sistein'dir.
Glutatyon takviyesi (tablet, damar ve kas yoluyla alınır) pahalı olduğundan dolayı, vücuttaki glutatyonumuzu gıdalarla arttırmaya çalışmalıyız.
Çünkü glutatyon, sağlıklı kalmak ve hastalıklardan korunmak için en önemli moleküllerden biridir.
Öyleyse glutatyonumuzu nasıl çoğaltabiliriz?
1- Sistein (kükürt) yönünden zengin besinler tüketilmelidir. (Soğan, sarımsak, lahana, karnabahar ve turp vb.)
2- Bedenimizdeki Selenyum, E vitamini, C vitamini, Alfa lipoik asit, Koenzim Q10, Magnezyum gibi diğer antioksidanlar arttıkça vücutta azalmış olan glutatyon yeniden aktif hale gelir. Bu nedenle C vitamini (turunçgiller, sebzeler, meyveler), E vitamini (rüşeym, kabak ve ayçiçeği çekirdeği), Selenyum(kuruyemisler, deniz ürünleri)yönünden zengin besinler daha sık tüketilmelidir.
3- Oral yolla, N-asetil sistein, C ve E vitamini, Alfa lipoik asit, Koenzim Q10 ve Selenyum takviyeleri de ayrıca alınabilir.
4- Folik asit, B12 ve B6 vitamini takviyelerinden zengin besinler (hayvansal gıdalar) glutatyon üretimini ve yeniden aktif hale gelmesini sağlar.
5- Düzenli olarak egzersiz yapılmalı.
6- Düzenli uyku uyumaya özen gösterilmelidir.
Not: Bazı ağrı kesiciler (parasetamol içerenler), kolesterol düşürücüler (statinler), antibiyotikler (kinolonlar), şeker dengeleyiciler (metformin), toksinler (alkol, sigara) glutatyon üretimini bloke ediyorlar. Lütfen bunlardan uzak durunuz!
Özetle; Son yıllarda yaşlanmaya karşı en etkili savunma mekanizması olarak ün kazanan glutatyon maddesinin en önemli özelliği "hücre içinde bulunmasıdır."
Dolayısıyla, vücudumuzdaki antioksidan güç dediğimiz vitaminler ve mineraller ne kadar fazla ise hücrelerde o kadar güven altındadır.
Sağlıklı günler dilerim.
"SİZİN İÇİN EN DOĞRU SEÇİM, BİR DOKTORUN BİLGİ VE DENEYİMLERİNDEN YARARLANMAKTIR."