Oksijenden sonra yaşamınızın en iyi koruyucusu SU'dur.
Sağlık sorunlarınıza ya da yaşam koşullarınıza bağlı olarak gelişen; kronik yorgunluk, mat ve donuk bir cilt, zayıf bağ dokusu, cansız saç telleri, kolayca kırılan tırnaklar ve kilo artışı gibi sorunların altında yatan en büyük nedenlerden biri ise SUSUZLUK'tur.
Fakat bu kuramlar tablonun bütününü oluşturmak için yeterli değildir. Ancak, kronik iltihaplanma, serbest radikal hasarına bağlı olarak gelişen sorunlar ve telomer eksikliğini bir bütün olarak düşündüğümüzde doğru sonuçlar elde edebiliriz.
Burada önemli olan, hücrelerimizin tıpkı genç hücreler gibi suyu çekecek ve muhafaza edecek kadar sağlam olması yani cildin su tutma kapasitesidir.
Su tutma kapasitesi derken, hücrelerinizin içinde tuttuğu su miktarından bahsediyorum. Eğer günde 4 litre su içtiğiniz halde, size susuz kaldığınızı söylersem bana inanır mısınız? Herhalde hayır. Ama gerçek budur! Çünkü işlevlerini yerine getirmek için hücreleriniz su tutmayı başaramazsa, içtiğiniz su miktarı hiçbir fayda sağlamayacaktır ve bedeninizin hücresel su kaybıyla başa çıkmak için sürekli su içmek zorunda kalacaksınız. Dolayısıyla, hücrelerinizde yeterli su olmayınca organlar normal işlevlerini yerine getiremediği gibi birbirleriyle de iletişim kuramayacaklar.
Öncelikle şunu doğru anlayalım; Bu suyu herhangi bir şişeden ya da musluktan temin edemezsiniz. Vücudunuzdaki su miktarını üst seviyeye çıkarmak için kaliteli su tüketiminin yanı sıra doğru yiyecek ve içecekleri tüketmeniz gerekir.
Örneğin; taze sebze ve meyve yerken aldığınız suyun, tükettiğiniz yiyeceğin yapısında bulunduğunu, aynı şekilde antioksidan ve ana besinleri içeren yiyeceklerin içerisindeki suyun hücreleri koruduğunu ve bütünlüğünü sürdürdüğünü bilmeliyiz. Burada size bahsettiğim "içmemiz" gereken su budur!
İşte konunun can alıcı noktası: birçok bilim adamına göre, suların tümü eşit yaratılmamıştır. Evet, doğru algıladınız. Bedeninizde iki tip su bulunuyor;
1- Hücrelerinizin içindeki "sağlıklı su"
2- Hücrelerin arasında dolaşan, sizi yaşlandıran, bitkin hissettiren ve şişmanladığınızı düşündüren "atık su".
Şiş gözler, şiş ayak bilekleri ve şişkin bir karın, hücrelerarası atık sıvıların ve bedeninizin suyu verimli bir şekilde kullanmadığının belirtisidir. Bu hasar, cildinizin yanı sıra, damarlarınızda, kalpte, kaslarınızda ve karaciğerde de oluşabilir.
Hayati fonksiyonları yerine getirebilmek için suya ihtiyaç duyan vücudumuzdaki trilyonlarca hücre göz önüne alındığında ve konu "SU" olduğunda, yeterli su içmenin hayati önemini sanırım kavramış bulunuyoruz.
Bedeninizin ilk ve en önemli bağışıklık savunma hattı cildinizdir.
Düşünün bedeninizdeki yeterli su miktarı; cildinizin bağışıklık sistemini geliştirmek, bakterilere, virüslere ve birçok hastalığa yol açan toksinlere karşı bedenin daha iyi silahlanmasını sağlarken diğer yandan yaşlanmanın gözle görülür belirtilerini azaltır.
Elbette, su kadar faydalı ve sağlıklı bir besini aşırı miktarda tükettiğiniz taktirde, "Hyponatremia" (aşırı sodyum kaybı yada eksikliği) yaşama olasılığınız mevcuttur. Öyleyse, her şeyin azı karar, çoğu zarar diyelim ve yeterli derecede su tüketmeye özen gösterelim. Çünkü insanın cildi tüm bedeninin aynasıdır ve içeride olup bitenleri dışarı yansıtır.
Sağlıklı günler dilerim...
"Sizin için en doğru seçim, bir doktorun bilgi ve deneyimlerinden yararlanmaktır!"