Kamp haftasından sonra alınabilecek maksimum puanla devre arasına girmenin hedefimiz olduğunu söylemiştik.
Adana maçında 3 puanı almak sevindirici. Özellikle kendi evimizde seyircimize galibiyet coşkusu yaşatmak her zaman, takıma da seyirciye de ayrı bir hava katar.
Hocamız Fuat ÇAPA‘ ya sorsak oynanan oyundan memnun musunuz? diye memnunum diyemeyecektir.
Oyunun bir çok noktasın da köprü kopuk mücadele ettik. Hasan efor gerektiren, koşması gerektiren her pozisyonda kaldı açıkçası. Anlaşılan o ki Hasan ben koşmadan oynarım, alanımı savunur, alanımda top dağıtırım demek istiyor.
Diomande’nin sakatlığı ve stoperlerin yokluğunda Stoper olan Osman ÇELİK mevkiine geri döndüğünde Hasan kulübede koltuk rezerve eder böyle giderse.
Yasin ÖZTEKİN‘in geçmişini bilmesek neler neler düşünürdük hakkında, sanırım kafası başka yerlerde yada onun futbolu bundan sonra bu kadar.
Melih, kampta patlama yapmışken Eyüp maçında da güzel bir grafik sergilerken bu maçta neler oldu bitti anlayamadım. Topla inatlaşmanın, topu fazlaca sahiplenmenin kimseye faydası yok, günümüz futbolunda. Kontrol ettiğin ya da edemediğin topu en yakın arkadaşınla alışverişe sokmak rakibe ne denli tehdit oluştururuz hepimiz biliyoruz.
Ayağımızda çokça tutmuş olduğumuz topu kaybettiğimiz anda ters pozisyonları daima tehdit olarak da yaşadığımız aşikar.
Ali ÜLGEN‘e nazar değdi sanırım. Hocanın ona 90 derece tahammülünü anlamakta zorluk da yaşamadım değil. Alternatifi olmasa oyunda tutarsın anlarım da Alaaddin ya da Berk her türlü o kısmı rahatlıkla yönetecekti.
Soner bu maçta geriye dair minimal hata ile oynarken Tomane’ye yapmış olduğu GOL ortasında alkışı hak etti. O pozisyonu son derece akıllı bir vuruşla ağlara göndermek de TOMANE’nin kumaşının ne olduğunu bir daha göstermiş oldu.
Fofana‘nın oyuna girdikten sonraki pozitif katkısı kabul edilir düzeydeydi. Fakat son dakika Çinari’ye al da at diyebileceği bir pozisyonu direği nişanlayarak harcayınca kendi de çok üzüldü tabi. Topu ağlar ile buluşturabilirdi belki ama pasla taçlandırsaydı kendini ayakta alkışlanacaktı.
Saviçeviç’i çözmekte sıkıntı yaşadığımı ifade etmeliyim. Bu maçta ne kadar faydalı yada değildi sabaha kadar tartışabiliriz. Sonucunda ayaklar kaliteli fakat sahaya yansımayınca bir şey ifade etmiyor tabi.
Galip gelmenin güzel olduğu bir haftayı geride bırakırken, oyun olarak çok da keyif vermediğimizi kabul edelim. Sakatlıkların kadroya dair birçok plan yapısını bozmuş olduğu da kabul edilebilir.
İç sahada seyircimiz önünde oynamak takıma psikolojik bir baskı oluşturuyor mu diye de düşünmüyor da değilim...
Fakat o stat sizin mabediniz. Siz ne kadar rakibi oynatmaz, sahada rüzgar estirirseniz büyük SAMSUNSPOR seyircisi sizi bağrına basar, hatta rakibi her alanda ezip mağlup olsanız bile ayakta alkışlayacak kadar futbolun dinamiklerini bilen bir seyirci grubudur.
Futbolcu kardeşlerim siz rüzgarı estirin FIRTINA seyirciden gelir merak etmeyin.
Lütfen mücadele etmemekte vazgeçmeden kazanmaya devam edin…