On binlerce can kaybına neden olan, 14 milyon vatandaşı doğrudan etkileyen 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir yıl geçti.
Acılar halen taze...
Bir gecede alt üst olan hayatlar…
Hayatta kalanların bu büyük acıya rağmen hayatlarına kaldığı yerden devam etme zorunluluğu…
Aradan geçen bir yıla rağmen hala geçici alanlarda yaşayan vatandaşlar…
Türkiye'de her büyük depremde, benzer bir yıkımı yaşıyoruz.
Neden?
İnşaat Mühendisleri Samsun Şubesi, bir yıllık süreci değerlendirdiği 6 Şubat raporunda, bilimsel olarak bu büyük yıkımın nedenlerini açık seçik anlatmışlar: Zayıf zemin koşulları, malzeme zafiyetleri, konstrüktif zafiyetler, yapı düzensizliklerinin yarattığı hasarlar, sonradan yapılan bilinçsiz tadilat ve müdahaleler ve binalardaki yıpranmışlık ve bakımsızlık.
Bu kadar net bir şekilde bu büyük yıkımın nedeni biliniyor da neden düzeltilemiyor?
Çünkü sorun teknik olmaktan öte sistemsel çünkü siyasi iktidar bu sorumluluğu üstlenmekten ısrarla kaçınıyor.
Türkiye'nin toplam yapı stokunun 10 milyon olduğu söyleniyor. Bu stok içerisinde riskli yapı sayısı çok fazla. Hatta çıkarılan imar afları, risk oranını daha da yükseltiyor.
11 ilimizi yıkan 6 Şubat depreminin üzerinden tam bir yıl geçti.
50 binden fazla insanımız yıkılan binaların altında kalarak hayatını kaybetti.
Yaklaşık 40 bin binanın yıkıldığı, 200 binden fazla binanın ağır hasar aldığı belirtiliyor.
6 Şubat depremleri yaşattığı büyük travmanın yanında hepimize neleri gösterdi hatırlayalım; afet sonrası en kritik ilk 45 saatte arama-kurtarmada sınıfta kaldık, yardım ulaştırma, beslenme ve acil barınma ihtiyaçlarını karşılama çalışmalarında ne yazık ki hızlı bir şekilde organize olunamadı.
Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen geçici yerleşim alanlarının kurulması, enkaz kaldırma işlemleri, ulaşım, elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme gibi altyapı hizmetlerinin depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen sağlanamadı.
Sorunun temelinde; rant odaklı imar düzeni yatıyor.
Kentsel dönüşümde kamu yararı yerine rant odaklı kentsel dönüşüm anlayışını terk etmediğimiz sürece bu felaketleri yaşamaya devam edeceğimiz kesin.
Bu millet her şeyin düzeleceği umuduyla yaşayıp, hiçbir şeyin değişmediğini görerek ölmekten ne zaman kurtulacak!
Asrın felaketinin yıl dönümünde doğal ve insani olarak o geceyi yeniden yaşıyoruz. Vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Ülke olarak umarım böyle bir felaketi bir daha yaşamayız. Deprem ülkemizin göz ardı edilmez bir gerçeği. Geleceğin de bu gerçeğe göre inşa edilmesi bir zorunluluk.