Siz deyin 10, ben diyeyim 50, siz deyin 100 ben diyeyim 1000…
Bu rakamlar son 20 yılda, Türkiye'nin tamamında tarım alanı, orman, sulak alan, ova, göl, nehir demeden kurulan maden, baraj, santral, taş, ocağı, mıcır ocağı, taş eleme tesisi, biyokütle santrali, termik santral, HES, JES, çimento fabrikası... Kısacası aklınıza doğanın yıkımıyla kurulabilecek, rant ve para getirecek ne varsa kurulan ve ekolojik yıkıma neden olan tesislerden sadece aklıma gelenleri.
Ve aslında Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan, Anagold şirketine ait Çöpler Altın Maden’inde yaşanan facia, Sinop'tan Mersin'e, Artvin Cerratepe'den Çanakkale Kaz Dağları'na kadar sayısız ve adına aslında 'ekolojik yıkım' projeleri demeyi uygun gördüğüm onlarca, yüzlerce projenin son halkasıdır.
Türkiye'nin 7 bölgesinden 'ekolojik yıkım' hala bugün de devam ederken sadece Karadeniz Bölgesi'ndeki sayalım isterseniz;
RİZE VE HESLER: Rize’de akarsular HES’lere akıyor desek tam yeridir. İşletmecileri arasında Çalık, Sanko, Zorlu, Eksim, Baro gibi holdinglerin olduğu ikisi yapım aşamasında olan 18 HES, ön lisans alınan iki santral ve planlanan dört santral var.
FIRTINA DERESİ'NDE TALAN: Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Rize Çamlıhemşin Fırtına Deresi kenarında bulunan alana toplu konut, turizm, ticaret ve cami alanı yapımı için acele kamulaştırma kararı aldı.
MADEN SAHALARI: Ordu’da Fatsa, Ünye, Korgan, Kabataş ilçelerindeki maden arama, sondaj ve işletmeleri yetmedi yeni alanlara genişleme devam ediyor. 17 Mart 2020 tarihinde Gürgentepe, Perşembe ve Fatsa’yı kapsayan yeni bir maden sahası arama ruhsatı ihale edildi. Yaklaşık 2 bin hektar alanda orman ve fındık bahçeleri tehdit altında.
ORMANLAR DA NASİBİNİ ALDI: Ordu’nun Fatsa ilçesinde Çerkezler Tepesi olarak bilinen 99 dönümlük ormanlık alan Cumhurbaşkanlığı kararı ile yapılaşmaya açıldı. Ocak ayında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile koruma statüsü kaldırılıp Fatsa Belediyesi’ne devredilen ormanlık alanda, otel, restoran ve kule inşası için çalışmalar başlatıldı. Ayrıca bölgede kesilecek ağaçlar işaretlendi. Konuya ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi Ordu Milletvekili Seyit Torun yazılı açıklama yaparak ranta işaret etti.
YEŞİLKENTLİLERE BİBER GAZI: Ordu’nun Ünye ilçesine bağlı Yeşilkent köyünde maden ocağı için yapılacak sondaj çalışmasını engellemek isterken gözaltına alınan 15 köylü hakkında ‘görevi yaptırmamak için direnme, mala zarar verme, kanunlara uymamaya tahrik’ suçlamalarıyla dava açıldı.
ARTVİN MADEN İŞGALİ ALTINDA: Türkiye’nin en yeşil ve bozulmamış doğalarından birine sahip olan Artvin’in yüzde 71’i madenlere ruhsatlı. TEMA Vakfı’nın yaptığı açıklamaya göre Artvin’in tarım alanlarının yüzde 47’si, önemli doğa alanlarının ise yüzde 57’si madenlere ruhsatlı.
CERRATEPE'DE TALAN: Artvin Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde Cengiz Holding’in altın madeni halkın büyük tepkisine karşın çalışmaya başladı. Halkın tepkisine kolluk güçleri gazla saldırırken, Cengiz İnşaat’a izin veren hükümet, Cerattepe’nin talan edilmesinin önünü açtı. Ağaçların kesilmesinin yanında, ağır metallerle dolu zehirli atıklar derelere karıştı.
YEŞİL YOL İNADI: Artvin’e yapılması planlanan ve sekiz ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometrelik “Yeşil Yol Projesi” doğayı geri dönülemez bir şekilde tahrip etti. Yeşil Yol’a karşı, Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı yaylalarda başlayan direniş de tüm Türkiye’nin gündeminde yer aldı.
SAMSUN'DA ALTIN ARAYIŞI: Samsun’da dağlar da ovalar da maden işgalinde. Samsun’daki Şahin Dağları’ndaki 12 bin hektarlık alanda TÜPRAG Madencilik tarafından maden arama faaliyetlerine başlandı. Kanadalı maden firması Eldorado Gold Corporation’ın Türkiye uzantısı TÜPRAG Metal Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Samsun’un Kavak ve Havza ilçe sınırları arasında yer alan Şahin Dağları’nda yaptığı altın madeni arama çalışmaları kapsamında doğa yok oluyor.
Şahin Dağları’nda ilk etap için altın arama izni verilen ruhsat sahası Kazdağları’nın beş katı büyüklüğünde. Şahin Dağları’nda alınan şu andaki ruhsat sahası 13 bin dönüm yani 13 bin hektar.
Çevreci örgütler; Şahin Dağları’nda kullanılan siyanürün, yalnızca bölgeyi değil aksine tüm Samsun’u tehdit ettiğini, kullanılan siyanürün Yeşilırmak ve Kızılırmak’a da döküleceğini söylüyor.
ÇARŞAMBA'YA BİYOKÜTLE SANTRALİ: Oltan ve Köleoğlu Elektrik ve Enerji Üretimi Ticaret A.Ş.’nin Türkiye’nin sayılı nitelikli tarım arazilerine sahip olan ve ‘Büyük Ova Kanunu’ kapsamında koruma altına alınan Çarşamba ilçesi Eğercili Mahallesi’ni de kapsayan Çarşamba Ovası’nda hukuka rağmen biyokütle yakıtlı enerji santrali kurdu. Çevrecilerin çabalarıyla mahkeme süreci devam eden santral ile ilgili 3. kez bilirkişi heyeti oluşturuldu.
KAVAK'TA TAŞ OCAĞI: Samsun’un Kavak içesine bağlı Karapınar, Köseli, Bekdemir, Emirli, Ilıca mahallelerini kırsal alanı içerisinde OYAK Beton Sanayi tarafından bin dönümlük bir alanda taşocağı işletmeciliği için ÇED süreci başlatıldı. Söz konusu bölgede OYAK’a ait çimento fabrikası için mevcut taşocaklarının ruhsatsız çalıştırılmasına devam ediliyor.
HES’LER TARIMI BİTİRDİ: Karedeniz'de ekolojik yıkımdan nasibini alan diğer bir ilikiz dise Amasya. Amasya, içinden geçen Yeşilırmak ile bölgenin önemli tarım şehirlerinden birisi. Fakat şehrin farklı bölgelerinde kurulu madenler ve HES’ler halkın gelir kaynağı tarımı bitirme noktasına getirdi. Tokat -Amasya arasındati Yeşilırmak üzerine kurulan HES’lerin ırmak suyunu tamamen kesmesi yüzünden Aksalur, Büyük Kızılca ve Ovasaray köylerinde suyun tamamen bittiği, binlerce canlı ve balığın da yok olduğu belirtiliyor.
SİNOP'A NÜKLEER BİLMECESİ: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sinop’ta planlanan nükleer santral için nihai çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporunu onayladı ve ‘ÇED olumlu’ kararı verdi. ÇED öncesinde santralin inşa edilmesi planlanan 10,1 milyon metrekarelik alanda şimdiye kadar 650 binden fazla ağaç kesildi.
Buraya kadar anlattıklarımız, 20 yıllık süreçte, bu topraklarda şahit olunan ekolojik yıkımın sadece Karadeniz boyutu.
Bundan 22 yıl önce yani 2002 yılında 41 milyon 196 bin hektar tarım arazisi bulunuyordu. Ancak bu araziler 2020 yılında 3 milyon 484 bin hektar azalarak 37 milyon 712 bin hektara düştü. Bu alan Belçika’nın yüzölçümüne denk geliyor.
Orman Kanunu’nda, 1956’dan-2003 yılına kadar 15 kez, 2003’ten 2021’e kadar 29 kez değişikliğe gidildi. 2008 ile 2019 yılları arasında ormanlardaki parça sayısı 102 binden, 159 bine çıkarak yüzde 56 arttı. Yani, orman alanları hızla parçalanarak küçük alanlara dönüştü.
Ve işte bu yüzden kamu çıkarlarından uzak, kaynakları, doğayı, halkı ve insanı esas almak yerine, yandaşı koruyan mevcut yanlış ekonomi ve madencilik politikaları nedeniyle İliç'te bir facia yaşandı.
Ve bu zihniyet terk edilmedikçe yenileri yaşanmaya devam edecek!