Kendimize bir soralım; bizi bu şehirde yaşamaya iten başlıca faktörler neler?
Örneğin sokakları mı güvenli?
Yoksa toplu ulaşım mı kolay geliyor.
Ya da çocuklarımız için çok sayıda parklar, yeşil alanlarımız mı var?
Madem ki köylerimizden çıkıp, geldik bu kente yerleştik, bizi bu kentte yaşamaya mecbur kılan şey ne?
Bir adım daha ilerleyelim ve şu soruyu soralım; Samsun yaşamak için “ideal” bir kent midir? Ya da ideal bir kent nasıl olmalıdır?
Benim yanıtım hazır; Samsun benim her sorunuma çare bulabilen bir kent olmalıdır, diye düşünürüm ideal kent olabilmesi için.
Örneğin güvenlik ihtiyacımı gideren, sağlığa ulaşım konusunda zorluk çekmediğim, eğitim konusunda ilkokuldan üniversitesine kadar bütün taleplerimi karşılayan, çevresel sorunlarının olmadığı, altyapı sorunlarıyla karşı karşıya olmadığım ve en önemlisi de yeşili bol, tertemiz bir kent isterim.
Bunlar işin ekolojik tarafları. Bir de ekonomik yönü var elbette. İş bulabildiğim, istihdam sorunumun olmadığı yani aç kalmadığım ve bu ihtiyacım giderilirken de çevreye zarar verilmedi, bunun için de bölgesel bir planlamaya riayet edildiği ve buna uygun bir süreç yürütüldüğüne emin olduğum bir kenttir, benim için 'ideal' olan…
Ve en önemli beklentim de hangi siyasi düşünceye sahip olursa olsun, bu kentin yönetimine seçilenlerin de bu anlayış çerçevesinde kanun ve kurallara uyarak hareket etmeleridir.
Peki, öyle mi Samsun'da? Bir kentin en profesyonel kent tasarımcıları ve uygulayıcıları olan mimarlar hiç de böyle söylemiyorlar. Özellikle de son 5 yıl için. Bakın geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapmışlar, son 5 yılın ‘kukuka aykırı' uygulamalarını sıralamışlar.
Diyorlar ki bu kentin en önemli çevre markalarından Kızılırmak Deltası'nda, koruma statüleri belediye tarafından değiştirildi ve yapılaşma teşvik edildi.
Sonra de devam ediyorlar: "Alo 153 ve minibüs garajı, kıyı yasası ve yönetmeliği kapsamındaki alanlara inşa edildi. Rekreasyon ve yeşil alanlarının yok edildi."
Hafızam beni yanıltmıyorsa bu bölgede geçmiş dönemlerde yeşil alan oluşturabilmek için üstelik kendi partisinden bir belediye başkanı büyük bir mücadele vermemiş miydi?
Mimarlar devam ediyorlar; OMÜ KYK yurtları projesi örneğin; "Bu alan tapu kayıtlarında orman olan alanda yer aldığı halde, Büyükşehir Belediyesi herhangi bir girişimde bulunmadı, yaptırım da uygulamadı."
Neden, niye karşı çıkmadılar?
Site cami kompleksi projesini unutmamışlar, ‘özgün niteliği dikkate alınmadı, tescili ile ilgili girişimler kabul görmedi, kompleksin bir kısmının yıkıma başlandı’ diyorlar.
Bitmiyor ki Mimarlar Odası'nın eleştirileri… Devam ediyorlar; Cumhuriyet Meydanı Kentsel Dönüşüm ve gelişim alanı olarak belirlendi ama yasanın amacına uygun olmadığından tutun da , "Saathane Meydanı’nda 3 yıl kazı yapılarak, 3 kültür katmanı tespit edilmesine karşın, arkeolojik ve kentsel sit alanının önemli bir kısmı örtüldü"ye, "Yine Saathane'de tarihi çevrenin korunması ve rehabilite edilmesi yerine bir yıkım projesi uygulandı"ya kadar eleştiriler say say bitmiyor.
Görünen o ki son 5 yılda sanki bir 'kentsel tasfiye'ye çıkılmış.
Ve en çok dikkatimi çeken ise bu projelerin tamamı da mahkeme yoluna gidilerek ya durdurulmuş ya da iptal edilmiş. Ama hepsi de bir kılıfına uydurularak, bir şekilde devam ettirilmiş.
Dün yine havanın çok güzeldi. Şubat ayındayız ama bu havalar niye böyle sıcak gidiyorç diye düşünürken eski Yalı Kafe'nin bulunduğu yerden geçerken yanıtını buldum. O alana kondurulan ağır kütleli binaları kaçınız gördü bilmiyorum; "Bir insan bunu yaşadığı kente niye yapar. Böylesine bir çirkinliği nasıl reva görür. Yemyeşil bir alanı neden beton yığınlarıyla doldurur" diye düşünmeden edemedim.
İşte 'ideal kent' özleminde olmaması gereken anlayış tam da bu. Beraber yaşadığı insanları, sırf belirli bir zümrenin istediği olsun diye, beton yoğunluğunun arasında boğmaya çalışmak, bir tutam yeşilliğe hasret bırakmak.
Umarım gelen gideni aratmaz ve bu kente gerçekten düşünen ve ortak yaşamı önceleyen bir belediye başkanı seçilir 31 Mart'ta…
Böylece sadece ben ve benim gibi düşünenler değil, ağaçlar, bitkiler ve çiçek tarhları rahat bir nefes alır!