Dayak, küfür, hakaret!
Bir keresi bile kabul edilemez bir durumken, onca yıllık evliliğinde defalarca maruz kaldı bu şiddete Gülbahar.
3 çocuğunun babası, katili olan adam, halasının oğluydu.
'Tanıdığımız, bildiğimiz bir genç. Üstelik kardeşimizin oğlu, mutlu olur' diyerek vermişti ailesi.
Mutlu olamadı.
Evliliği süresince, şiddetin ardı arkası kesilmedi.
Artık canına tak deyince her dayak sonrasında, defalarca kez polise gitti, şikayetçi oldu.
Araya büyükler girdiler; ‘Yapma kızım, etme kızım; olur evlilikte kavgalar. Sen idare edeceksin' diyerek, Gülbahar'ın hem bedenen hem ruhen çiğnenen kişiliğini, yaralı ruhunu, kırgınlığını, mutsuzluğunu görmezden geldiler.
'Yuvayı dişi kuş yapar' deyip bir yangının ortasına bıraktılar Gülbahar'ı.
Gülbahar şikayetten vazgeçse de adına 'koca' denilen o adam vazgeçmedi, dayaklarından küfürlerinden, hakaretlerinden.
Yine dayanamadı, gitti şikayetçi oldu, 1 ay evden uzaklaştırma kararı aldırdı mahkemeden. Boşanma davası da açtı.
Ama bu yıl geçen şubatta soğuk bir kış günü uzaklaştırması biten, evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Hem de uzaklaştırmasının bittiği gün.
Kovid-19 olduğu için evden çıkamıyordu, polisi telefonla arayarak uzaklaştırmanın uzatılmasını istedi ama 'buraya gelmen lazım' dediler.
Bu ülkede hemen hemen her gün kadın cinayetlerinin yaşandığı, bu davaların artık çok daha titizlikle takip edilmesi gerektiği bilinirken, polis kovid-19 hastası Gülbahar'a imza için 'polis merkezine gel' diye tutturdu.
Gidemedi Gülbahar.
O gidemedi ama kayınvalidesi olan halası, oğlunu da yanına alarak Gülbahar'ı çocuklarıyla birlikte yaşadığı evde köşeye sıkıştırmayı bildi.
Kayınvalidesinin geldiğini zanneden Gülbahar kapıyı açınca, annesinin arkasına saklanan katil zanlısı koca da içeriye girebildi.
Sonra da ekmek bıçağıyla tam 10 yerinden, çocuklarının gözü önünde delik deşik etti Gülbahar'ı.
Gülbahar daha 38 yaşındaydı. Çocuklarıyla birlikte geçireceği daha nice günler vardı. Mutlu, huzurlu bir hayat özlemiyle yanıp tutuşurken, ona bu fırsatı vermediler.
Kayınvalide Zahide Kaya cinayet sonrası gözaltına alınırken, "Oğluma yardım etmedim. Gelinim kendini öldürttü oğluma" diyecek kadar vicdansızdı.
Gülbahar'ın katili Baki Kaya ve kayınvalidesi dün ilk kez hakim karşısına çıktılar.
Şimdi benim ve Samsunlu kadınların gözü kulağı bu davada.
Adaletin yerini bulacağını, katil zanlısının en ağır cezaya çarptırılacağını umut ediyorum amaşimdi herkesin bir 'vicdan' muhasebesi yapma zamanı.
Özellikle de Emniyet'in. Kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusunda polisin geçmiş yıllara oranla çok daha etkin ve duyarlı olduğunu inkar edemeyiz.
Ama bu olayda da görülüyor ki hala daha işin ciddiyetinin tam olarak farkına varılamamış.
Kadına yönelik şiddette artık en küçük bir detayın dahi atlanmaması, özellikle de 'uzaklaştırma kararı' uygulamasının çok daha dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerektiği ortada değil mi?
Şayet o uzaklaştırma kararı uzatılsaydı, katil koca için caydırıcı olacaktı ve Gülbahar Kaya bugün aramızda, çocuklarıyla birlikte yaşıyor olacaktı.
En ufak bir hatanın, bir kadının hayatına mal olduğu bir sorundan bahsediyoruz.
Ne olur biraz daha, biraz daha dikkat edelim ki Gülbahar'lar, hak ettikleri baharları görebilsin!
Bu yazıyı yazan bana ulasabilirmi Öyle duygulu yazmiski ilk gördüm, bu yazıyı yazana teşekkür borcum var (babasi)