Süper Lig'in Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçının bitiş düdüğüyle sadece stat değil Türkiye karıştı desem yeridir.
MKE Ankaragücü Başkanı Faruk Koca, maçın hakemi Halil Umut Meler'e yumruk attı. Yere düşen Meler bu kez de tekmelere maruz kaldı.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi saldırı olayının Türkiye'de infiale neden olmasının ardından, bütün liglerin süresiz ertelendiğini duyurdu.
Bu kararın doğru olup olmadığını spor yazarlarımıza bırakıyorum ama yine de bir iki söz edebilirim sanırım; Benim kanaatim bu kararın yanlış bir karar olduğu yönünde.
Hatırlıyorum da Fenerbahçe otobüsü kurşunlandığında aynı TFF yetkilileri takımın maça çıkmasını şart koşmuşlar, aksi taktirde 'sonucuna katlanırlar' demişti. Bir kurşunla iptal edilmeyen ligler, ne hikmetse bir yumrukta ertelenebildi.
Tamam hadi ligleri erteledik ertelemesine de şiddeti bitirebildik mi. Hayır.
Evde, okulda, statta, sokakta, otoyolda, hastanede yani nerede olursanız olun şiddet gelip gündemimize bir şekilde oturuyor.
Bu ya kadına şiddet oluyor ya doktor dövmek ya da öğretmen veya öğrenci dövmek şeklinde kendini gösteriyor.
Şiddet. Şiddet. Şiddet. Adeta bir kanser gibi bütün hücrelerimize yayılmış durumda.
Psikolojik şiddet de işin cabası. Bakın daha dün TBMM'de iktidarı eleştiren Saadet Partili Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez, AK Partili vekillerin aşırı tepkisinden fenalaşarak kürsüdeyken yere düştü. Milletvekili Bitmez, ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Yani ne yapsak kurtulamıyoruz bu şiddet sarmalından. Bu yüzden de şiddet üzerine düşünmek, yani medeniyet üzerine düşünmek zamanı geldi de geçiyor bile…
Geleceğin belirsizleştiği, içine kapanma ve nefret eğilimlerinin arttığı bir dönemde, şiddete başvurmanın cazibesine kapılmaya yol açacak tarihten devraldığımız iblislere teslim olmamak nasıl mümkün olabilecek; Güvenlikçi bir çözüm mü bulacağız, otoriter reflekslere mi boyun eğeceğiz ya da demokrasiyi mi demokratikleştireceğiz.
Öyle ya da böyle bu şiddet yüzünden hepimiz hastalandık. Bu hastalık yüzünden ölmemek için biran önce doktoru bulup tedavi olmamız şart artık.
Çünkü günümüzde herkes saldıracak yer arıyor ya da saldıracağı yeri bulmanın mutluluğuyla tehdit ediyor.
Böylesine büyük bir bunalımın içindeyken, yani işsizin, yoksul köylü ve küçük esnafın, emeklinin, memurun, kayıt dışı çalıştırılanların, sendikasız işçinin, borç ve icra batağındaki milyonların sorunlarını dile getiren yok.
Bilmem bu şiddet kimin karnını doyuruyor!